Bağış Yap

Amount :
Other : USD

18 Nisan 2013 Perşembe

ABDURRAHMÂN BİN MUHAMMED


ABDURRAHMÂN BİN MUHAMMED;
Veli, fıkıh ve tefsîr âlimlerinden. İsmi, Abdurrahmân bin Muhammed bin Abdullah bin
Zekeriyyâ, künyesi Ebû Muhammed'dir. Kaynaklarda doğum târihine rastlanmayan Ebû
Muhammed Abdurrahmân 1379 (H.781) senesinde Zebid şehrinde sabah namazı kılarken
vefât etti.
Âlim ve ârif bir zât olan Abdurrahmân bin Muhammed, İhyâu Ulûmiddîn gibi kitapları
tetkik eder, okuyup incelerdi. İlim öğrenmek ve öğretmekte gayretli, zühd ve verâ sâhibi,
haramlardan ve şüphelilerden son derece sakınan, dünyâya gönül vermeyen, çok ilim sâhibi
bir zât idi. Kur'ân-ı kerîm okunurken kendinden geçerdi. Görenler ölüyor zannederdi. Âilesi
kalabalık olduğu hâlde, evinde dünyâlık bir şey bulundurmazdı. Çünkü o, dünyâya
ehemmiyet vermez, gönül bağlamazdı. Bir şeye ihtiyâcı olduğu zaman gayb âleminden,
Allahü teâlâ tarafından kendisine gönderildiği rivâyet olunur. Eliyle topraktan bir şey alsa,
Allahü teâlânın izni ile o şey, Ebû Muhammed hazretlerinin arzu ettiği şeye dönüşüverir, sayı
ve aded olarak tam istediği gibi olurdu.
Fakîh Muttarî diye tanınan ve ismi Muhammed olan torunu şöyle haber verir:
Küçükken dedemin yanında bulunur, Kur'ân-ı kerîm okurdum. Her gün bana bir parça hamur
mayası verirdi. Biz de o mayayı ekmek yapmakta kullanırdık. Halbuki, bizim bulunduğumuz
beldede o maya bilinmez ve hiç yapılmazdı. Onun, bunu nereden bulup bana verdiğini
anlayamazdım. Demek ki bu, onun kerâmetiydi. Bir gün de bana tavandan helva parçası alıp
verdi. Hâlbuki orada helva olması mümkün değildi. Böyle daha nice kerâmetleri vardır. Ölü
ile konuşur, karşılaştığı evliyânın derecesini anlardı. Onunla İsmâil Cebertî ve Ebû Bekr bin
Hassân arasında arkadaşlık ve dostluk vardı. Zamânının birçok âlimleri ile mesela Fakîh
Muhammed bin Hüseyin Hüşeybir ile mektuplaşırdı. Sık sık Zebîd şehrine gider oradaki
Allah adamlarını ziyaret ederdi. Talebelerinin en büyüğü Muhammed bin İsmâil
el-Mükeddeşti.
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.58
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.9, s.345
3) Tabakât-ul-Havâs; s.64

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder