Bağış Yap

Amount :
Other : USD

10 Mayıs 2013 Cuma

ABDÜLKEBÎR EVLİYÂ


ABDÜLKEBÎR EVLİYÂ;
Hindistan velîlerinden. Babası meşhûr âlim ve evliyâ Abdülkuddûs hazretleridir. Ne zaman
doğduğu bilinmemektedir. Aslen Pâni-püt şehrindendir. "Şeyh-i kebîr", "Vâlâ pîr" lakabları
verildi. On yedinci asrın ilk yarısında Pâni-püt şehrinde vefât etti.
Küçük yaşta, yüksek babası Abdülkuddûs hazretlerinin feyzlerinden istifâde etti. Sayısız
kerâmetleri görüldü. Daha yürümeye başladığı zamanlarda, elinin hareketiyle elbisesinin
kollarında bir arslan görünüp kaybolurdu. Talebesi olmakla şereflendiği hocalarından ve
yüksek babasından kısa zamanda çok şey öğrendi. Zamânın ilim ve hâl sâhipleri, onun
büyüklüğünü kabûl ve tasdîk ederler, hizmetinde bulunmayı şeref sayarlardı. Huzûruna
gelenler, heybetinden bir tek söz söyleyemeyip, başları önünde, geldikleri gibi giderlerdi.
Allah dostları ile sohbet etmekten çok hoşlanır, sık sık ziyâfetler vererek fakirlerin gönlünü
alır, insanları sohbetleri ile şereflendirirdi. Dört oğlunun dördü de babalarına talebe olup,
yüksek derecelere kavuştular.
İnsanlar, Hâce Abdülkebîr Evliyâ'ya talebe olmak için birbirleriyle yarış ederlerdi. Zengin,
fakir, âmir, memûr, âlim, câhil; duyan herkes ona koşar, istifâde etmenin yollarını arardı.
Birgün zamânın Dehli sultânı İskender bin Behlül Lodî, vezîri Meyân Behûde bin Havas Han
ve Melik Muhammed Misvânî'yi yanına aldı. Üçü bir olup, kerâmet ve hâllerini duyup da
ziyâretle şereflenemedikleri Hâce Abdülkebîr Evliyâ'ya gitmeye niyet ettiler. İçlerinde de bir
şüphe vardı. Aralarında konuşup; "Herbirimiz değişik birşey arzu edelim. Bizim arzularımızı
bilip de ikrâm ederse, onun büyüklüğü âşikârdır." dediler. Yolculuktan sonra bir gün gece
yarısı yüksek huzurlarına kavuştular. Hâce Abdülkebîr Evliyâ, misâfirlerine yemek ikrâm etti.
Sultan İskender'in önüne ceylan eti, Vezîr Meyân Behûde'nin önüne yahni, Melik Muhammed
Misvânî'nin önüne de tatlı koydu. Hepsinin de yeni pişmiş olduğu gözüküyordu. Herkesin
önüne arzu ettiği yemekler gelmiş, hepsinin şaşkınlıktan ağızları açık kalmıştı. Onların bu
hâlini gören Hâce Abdülkebîr Evliyâ; "Dostlar, hayrete ne hâcet var? Allahü teâlâya tevekkül
edip oturan fakir bir kulcağızını O, halka karşı aslâ mahcûb etmez." buyurdu. Misâfirler
yemeklerini yediler. Bu zamâna kadar gelip hizmetinde bulunamadıkları için çok üzülüp,
özürler dilediler. Sultan, o mübârek zâta ricâ edip yalvararak, iki köyü hizmetlerine vakfetti.
Vezîr de bir köy bağışladı. Melik Muhammed ise, biricik kızını Abdülkebîr Evliyâ
hazretlerinin nikâhıyla şereflendirdi.
1) Siyer-ül-Aktâb; s.230
2) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.14, s.50

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder