Bağış Yap

Amount :
Other : USD

12 Mayıs 2013 Pazar

ABDÜLKERÎM KÂDİRÎ


ABDÜLKERÎM KÂDİRÎ;
Kânûnî Sultan Süleymân Hân zamânında yaşamış âlim ve velîlerden. Aslen Kirmasti
doğumludur. Doğum târihi bilinmemektedir. Müftî Şeyh adıyla meşhûr olmuştur. 1544
(H.951) senesinde vefât etti. Kabri, Kirmasti kasabasında, câmi ve zâviyesinin yanındadır.
Daha küçük yaşta iken, Kur'ân-ı kerîmin tamâmını ezberledi. Tecvîd ve kırâat ilimlerini de
öğrendi. Emîr Sultan Câmiinde, cumâ günleri Kur'ân-ı kerîm okurdu. Dînî ilimleri öğrenmek
için çok çalıştı. Mevlânâ Karabâlî'nin yanında da bir müddet ilim tahsil etti. Karabâlî'nin
derslerine devâm ederken, İmâm-zâde diye tanınan zâtın hizmetine girdi. Onun sohbetlerinde
bulunup, feyz aldı. Burada, mânevî hâllere ve makamlara kavuştuktan sonra, İstanbul'da
Küçük Ayasofya zâviyesinde, insanlara dünyâ ve âhiret saâdetinin yollarını öğretmeye
başladı. Hâfızası çok kuvvetli olduğundan, kısa zamanda pekçok fıkıh mes'elelerini öğrendi.
Hattâ bilgisinin çokluğu ile meşhûr oldu. İlminin çokluğunu, zamanın Pâdişâhı Kânûnî Sultan
Süleymân Han duyunca, maaş bağladı. Şeyhülislâm gibi halka fetvâ vermesi için ona ruhsat
verildi. Câmilerde ve meclislerde halka vâz ve nasîhat verirdi. Çok tesirli ve güzel konuşur,
dünyânın geçici, âhiretin ebedîliğinden ve Cennet nîmetlerinden bahsederdi. Kütüphânesinde
dâimâ okuduğu pekçok kıymetli kitap vardı.
Çok şiddetli riyâzet ve mücâhede yaptı. Hâli, "Ölmeden önce ölünüz." hadîs-i şerîfinin
mânâsına uygun idi. Mezar gibi bir çukur kazdırmıştı. Bu çukura girer, kırk gün tamam
oluncaya kadar beş vakit namazı o çukurda kılardı. Hattâ gece gündüz bu çukurda yatar
kalkardı. Bu hâlinden dolayı pekçok feyz ve berekete kavuşmuştu. O çukurda çok riyâzet
yapar, devamlı nefsine muhâlefet ederdi. Kırk günlük halveti bitince o çukurdan çıkar,
gelecek seneye kadar halka vâz ve nasîhat ederdi.
Taşköprü-zâde şöyle demiştir: "Bir gün Şeyh Abdülkerîm Kâdirî'ye unutkanlığımdan şikâyet
ettim. Bana, unutkanlığımın gitmesi ve hâfızamın kuvvetlenmesi için duâ etti. O zâtın duâsı
bereketiyle, o hâlden kurtuldum. Unutkanlığım kaybolup gitti."
1) Þakâyýk-ý Nu'mâniyye; c.2, s.58
2) Þakâyýk-ý Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.517,518
3) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.14, s.288

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder