Bağış Yap

Amount :
Other : USD

29 Mayıs 2013 Çarşamba

AHMED DERDÎRÎ


AHMED DERDÎRÎ;
Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi ve Halvetiyye yolunun büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin
Muhammed bin Ahmed bin Ebî Hamid Advî Halvetî olup, dedesinin mensub olduğu
kabîleden dolayı, Derdîrî lakabıyla meşhûr oldu. Künyesi Ebü'l-Berekât'tır. 1715 (H.1127)
senesinde, Mısır'da doğdu. 1786 (H.1201) senesi Rebîulevvel ayının altısında Kâhire'de vefât
etti.Ezher Câmiinde büyük bir kalabalık tarafından cenâze namazı kılınıp, Seyyidî Yahyâ bin
Akab'ın kabri civârındaki, kendisinin yaptırdığı dergâhın bahçesine defnedildi.
Ahmed Derdîrî, küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Câmi-ul-Ezher'de ilim tahsîl etti.
Zamânının en büyük âlimlerinden ders aldı. Fıkıh ilmini Şeyh Ali Sa'dî'den, hadîs ilmini,
Ahmed Sıbâg ve Şemsüddîn Hafnâvî'den öğrendi. Şeyh Muhammed Dakrî'den de ilim
öğrendi. Uzun zaman Şeyh Ali Sa'dî'nin derslerini tâkib etti. Şeyh Melevî ve Şeyh
Cevherî'nin derslerini de dinledi. Bağlılığı daha ziyâde Şeyh Hafnâvî ve Şeyh Sa'dî'ye oldu.
İlimde üstün bir dereceye yükseldi. Şeyh Hafnâvî'den tasavvuf ilmini ve Halvetiyye yolunun
edebini de öğrendi. Onun en büyük ve en önde gelen talebelerinden oldu. Hocalarının
hepsinden icâzet, diploma aldı. Daha hocaları hayatta iken fetvâ vermeye başladı. İlim, amel,
irşâd, insanlara İslâmiyeti anlatıp uymalarını sağlama husûsunda gayret sarfedip fazîletleriyle
şöhret buldu.
Ahmed Derdîrî, zühd, mübahların çoğunu terk ile, iffet ve kuvvetli îmân sâhibiydi. Ahlâkı
güzel ve âriflerin güneşiydi. İnsanlara Allahü teâlânın emirlerini anlatır, iki dünyâ saâdetinin
O'nun emirlerini yapmak ve yasak ettiklerinden kaçınmakta olduğunu bildirirdi. Dâimâ
doğruyu söyler, hak olan bir işte kimsenin kınamasından, kızmasından çekinmezdi.
Talebelerine, fakirlere, kimsesizlere çok iyilik ve yardımda bulunurdu. Büyük bir dergâh
yaptırdı. Dergâhı yaptırma sebebi şöyle anlatılır: Magrib sultânı Mevlaye Muhammed,
âlimlere, Haremeyn ehline, ilim yuvalarına zaman zaman yardımda bulunurdu. Sultan, âdeti
üzere, 1784 senesinde bir mikdâr yardım da Ahmed Derdîrî'ye gönderdi. Sultânın oğlu hac
sonrası memleketine dönerken bir müddet Mısır'da kaldı. Yanındaki parası tükendi. O da
babasının dağıtması için gönderdiği paraları alıp sâhiplerine vermedi. Bu haber Mısır'da
yayıldı. Halk gidip bu durumu Şeyh Ahmed Derdîrî'ye bildirdiler. O da; "Vallahi o bizden
daha fazla paraya muhtaçtır. Gönderilen o yardım paraları onlara âittir. O hâlde bize
gönderilen kısmı da ona veriniz." buyurdu. Parayı verdiler. Sultan daha sonra durumdan
haberdâr oldu. Şeyh Ahmed Derdîrî'nin oğluna gösterdiği alâkayı beğenip, ona hediyeler
gönderdi. Ahmed Derdîrî de bu hediyelerle bahsi geçen büyük dergâhı yaptırdı.
Şeyh Hasan Advî, Nefehât-üş-Şâziliyye fî Şerh-il-Bürdet-il-Bûsırıyye adlı eserinde Ahmed
Derdîrî'den bahsederek şunları yazmaktadır:
"İlk hocam Muhammed Sibâî bana müjde verdi ve buyurdu ki: "Vallahi ve izzeti Rabbî. Sen
Derdîrî'nin mahbûbusun ve sevdiğisin." Hocamın bu müjdesi sebebiyle kalbimi ona
bağladım. Derdîrî'nin kabrini ziyârete çok fazla giderdim. Onu kendim ile Allahü teâlâ
arasında vesîle eder ve duâda bulunurdum. Ben Halvetiyye yolunun âdâbını Hocam Sibâî'den
öğrendim. O da büyük velî olan babası Şeyh Sâlih Sibâî'den, o da Kutb-i Derdîrî'den
öğrenmiş. Hocam Sibâî vefât ettikten sonra, zamânın bir tânesi ve ârif-i billah olan
diğerHocam Şeyh Fethullah'ın kapısına varıp ona talebe oldum. O da Şeyh Ahmed Sâvî'den, o
da Kutb-i Derdîrî'den tasavvuf yolunu öğrenmişti. Bir ara Mısır hükümeti ile aramızda hâdise
çıktı. Çok endişe vericiydi. Bütün ahbâb ve din kardeşlerim bu hâdiseden dolayı bana zarar
geleceğinden korktular. Bir gün Ahmed Derdîrî hazretlerini vesile ederek duâ yaptıktan sonra
uyudum. Bir rüyâ gördüm. Baktım ki tek başıma bir köşkteyim. Lakin köşkün kapıları kapalı,
her taraf ejderha ve yılanlarla doluydu. Onları öldürmek istedim. Fakat onlarla başa çıkmak
mümkün değildi. Köşkten bir çıkış yolu aradım. Köşkün üstünde açık bir pencere gördüm.
Orada başka bir köşk daha gördüm. İsmi, kurtuluş ve emniyet köşküydü. O köşk bulunduğum
köşkten çok uzaktı. İki köşk arasında bir dere ve içinde de çeşitli inci ve mücevherler vardı. O
mücevherler yer ve göğü aydınlatmıştı. O esnâda Derdîrî hazretlerini vesile ederek imdat
istedim. O anda; "Bismillâhillezî lâ yedurru me'asmihî şey'ün fil-erdı velâ fis-semâi ve
hüves-semî'-ul-alîm" duâsını okumak aklıma geldi. Duâyı okuyunca çok rahatladım. Sonra
uyandım. Mısır hükümeti ile olan hâdiseden dolayı kalbimdeki korkudan eser kalmadığını
gördüm. Bunu, Allahü teâlânın nîmetini açıklamak ve Derdîrî hazretlerinin bereketini ve
büyüklüğünün anlaşılması için anlattım. Allahü teâlâ ondan râzı olsun. Hepimizi onun feyzi
ile feyzlendirsin. Onu muhabbet ehlinden kılsın."
Ahmed Derdîrî çok eser yazdı. Bunlardan bâzıları şunlardır: 1) Akrab-ül-Mesâlik ilâ
Mezheb-i Mâlik, 2) Tuhfet-ül-İhvan fî Âdâbı Ehl-il-İrfân (tasavvufa dâir), 3)
Et-Teveccüh-ül-Esmâ, 4) El-Harîdet-ül-Behiyye, 5) Risâle fî Müteşâbihât-i
Âyât-il-Kur'ân, 6) Risâle fil Me'ânî vel-Beyân, 7) Şerhu Âdâb-il-Bahs, 8) Şerhu
Risâlet-üt-Tevhîd min Kelâmi Demirtâş, 9) Şerhu Risâlet-ül-Kâdî Abdullah Tâtâr
fil-Âyât-il-Kur'âniyye, 10) Şerhu Salevât es-Seyyid Ahmed Bedevî, 11) Şerhu Virdü
Kerîmüddîn Halvetî, 12) El-Mevrid-ül-Bârik fis-Salât alâ Efdâl-il-Halâik.
1) Târih-i Cebertî; c.2, s.32
2) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.2, s.67
3) Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.181
4) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.340
5) El-A'lâm; c.1, s.244
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.17, s.311
7) Brockelman; Sup:2, s.480, Gal:2, s.353

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder