Bağış Yap

Amount :
Other : USD

10 Haziran 2013 Pazartesi

AHMED KÂBİLÎ


AHMED KÂBİLÎ;
Hindistan'da yetişen evliyâdan. Nesli hazret-i Ömer'e dayanır. Doğum târihi bilinmemektedir.
Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1624 (H.1034) senesinde vefât etti. Kabri Serhend
şehrindedir. Büyük velî Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin sohbet ve derslerinde kemâle
erdi. Nakşibendiyye, Kâdiriyye ve Çeştiyye tarîkatlerinde yetişip, insanlara rehberlik etme
husûsunda icâzet, diploma aldı. Serhend'de ikâmet edip, insanlara Allahü teâlânın emir ve
yasaklarını anlattı.
Birgün, Şeyh Fasîhuddîn, Serhend'e gitmişti. Ahmed Kâbilî ile görüştüğü sırada hatırından
şöyle geçti:
"Eğer Şeyh Ahmed insanların anlattıkları gibi, kerâmet sâhibi, evliyâdan bir zât ise şu üç
şeyin cevâbını verir: 1) İnsanların onun hakkında söylediklerinin doğru olup olmadığını, 2)
İşittim ki, Bâkî-billah onun hocasıdır ve Bâki-billah, hocasından insanları irşâd için icâzet
almamıştır. Doğru mu, değil mi? 3) Hâce Mahmûd hakkındaki düşünceleri nedir?"
O, bunları hatırından geçirdikten bir süre sonra Ahmed Kâbilî ona tetkik etmek üzere bir
kitap verdi. Kitabın hepsini süratle karıştırıp, gözden geçirdikten sonra ona; "Bunda uygun
olmayan bir şey gördün mü?" diye sordu. Şeyh Fasîhuddîn; "Hayır, uygun olmayan hiçbir şey
görmedim. Burada yazılanların hepsi doğrudur." dedi. Bunun üzerine; "O halde biliniz ki,
hakkımda söylenilenlerin esası budur. Geri kalanı iftiradır." buyurdu. Bir müddet sonra şöyle
anlattı:
"Birgün Hâce Mahmûd bir ara buraya geldiğinde şöyle konuştu: "Hâce Bâki, kendi
hocasından insanları irşâd için açık bir icâzet almamıştır. Çünkü bir gün Hâce Emkenegî
karpuz yiyorlardı. Karpuzu dilim dilim keserek orada bulunanlara ve talebelerine veriyorlardı.
Fakat Hâce Bâki-billah'a vermediler. Orada bulunanlar; "Hâce Bâki de burada bulunduğu
hâlde hocamız ona niçin vermedi?" diye konuştular. Bunun üzerine Hâce Emkenegî; "Biz
karpuzu ona bütün verdik." buyurdu. Hâce Bâki-billah hocasının bu sözünden, kendisine
irşâd için icâzet verdiği mânâsını çıkardı." Ben ise ona; "İş sizin anlattığınız gibi değildir.
Çünkü biz ne hocamız Hâce Bâki'den ne de başkalarından böyle bir şey işitmedik. Bizim
duyduğumuz ise şöyle: "Hocamız Hâce Bâki'ye, hocası irşâd için izin verince; "Efendim, bu
iş benim elimden gelmez. Bu yükü ben kaldıramam." dedi. Hâce Emkenegî; "Biz sana bu
hususta icâzet, izin verdik. Artık senin bu işi yapman lâzımdır." buyurdu." Bu esnâda orada
bulunan birkaç kişi; "O mecliste biz de vardık. Hâce Emkenegî, Hâce Bâki'ye irşâd için
icâzet, izin verdiler." deyince, Hâce Mahmûd; "Öyleyse biz yanlış işitmişiz." dedi. Bu
hâdiseden sonra Hâce Mahmûd'un talebeleri bana îtimâd ettiler ve inandılar. Fakat Hâce
Mahmûd bize inanmadı." Ahmed Kâbilî, hatırından geçen üç şeyin cevâbını verince, Şeyh
Fasîhüddîn ona gönülden inananlardan oldu ve; "İnsanların onun hakkında söyledikleri, yalan
ve iftirâdan başka bir şey değildir." dedi.
1) Makâmât-ı Ahyâr; s. 36
2) Sefînet-ül-Evliyâ; s.197

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder