Marifetnâme 32.Bölüm
Üçüncü Madde
İnsan bedeninin sıhhatini koruma kaide ve esaslarından olan altı zarurî sebebi bildirir.
Ey aziz, malum olsun ki, tabipler demişlerdir ki: Bedenin oluşum bekasının zarurî sebepleri altıdır.
Birinci sebep: Bizi kuşatan havadır ki, onu teneffüs edip, akciğer içinde ruhun dumansı buharı olan fazlalıklarını nefesin itilmesiyle çıkarıp, ruha itidal vermek için zorunlu olmuştur. Bu hava, madem ki hali üzere safî ve mutedil kalıp, piş rüzgârlar ve çirkin dumanlarla karışmamıştır.Bedenin oluşum bekasını ve vücut sıhhatini koruyucu bulunmuştur. Eğer hava, kötü duman ve rüzgârlarla değiştiyse, hükmü dahi değişmiş bilinmiştir.şu halde dört mevsimin her biri, kendine uygun olan hastalığı verip, zıddını giderir. Gerçekten, yaz mevsimi, safrayı çoğaltmakla hastalıklar verip, rutubeti ayrıştırma ve kalbi ısıtma ile susuzluk ve hareketi ortaya çıkarır.Sonbahar, gece ve gündüzü, sıcaklık ve soğukluğu değiştirmekle hastalıkları çoğaltıp, meyveleri çoğaltma ile kanı azaltır, sevdayı çoğaltır.Kış mevsimi, balgamı çoğaltma ile hastalıkları verip, başın maddelerini sıkma ile nezle ve öksürüğü ortaya çıkarır. İlkbahar, karışımları hareket ettirmekle bademcikleri şişirip, kanı çoğaltma ile maddeli hastalıkları ortaya çıkarır. Bu mevsim, mevsimlerin en sıhhatlisidir. Hayat ve sıhhat için en uygun ve en latif ve en tatlıdır.
İkinci sebep: Cismani sükun ve harekettir. Bu beden hareketi, zaaf ve kuvvete, azlık ve çoğunlukta, yavaşlık ve süratte muhtelif olduğundan; az ama çok kuvvetli ve süratli hareketin, bedeni ayrıştırmasından ısıtması daha çok bulunmuştur. Zayıf ve yavaş olan çok hareketin tesiri, onun aksi bilinmiştir. Hareket ve sükunun ifratı bedeni soğutur. Hareketin itidali, yeme ve içmeyi düzenler ve hazma yardım eder.
Üçüncü sebep: Nefsanî hareket ve sükundur. Bu nefs hareketi, ruh ile kanın hareketiyle olur. Bu durumda ruh, ya bedenin dışına defaten hareket eder, şiddetli gazap halinde olduğu gibi. Veya tedriç ile hareket eder, ferah ve lezzet sırasında bulunduğu gibi. Veya ruh bedenin içine defaten hareket eder. Korku ve ürperme halinde olduğu gibi. Veya yavaşlıkla hareket eder, hüzün ve keder vaktinde bulunduğu gibi. Veyahut iç ve dışa ardarda hareket eder. Hacalet zamanında bulunduğu gibi. Ruhun bu anılan hareketlerinde bedenin üzerine hareket olunan tarafının sühuneti ve kendisinden hareket olunan tarafın soğukluğu lazımdır. Zira ki, bedenin ısınması kanın hararetindendir. Soğuması, azlığındandır. Bu hareketin ifratı helak edicidir. Bu durgunluğun ifratı, soğutucudur.
Dördüncü sebep: Uyku ve uyanıklıktır ki, uyku sükuna benzer, uyanıklık harekete benzer. Zira ki uyku halinde, ruh, kendi hararetiyle yemeği hazım içim beden içine yönelip, bedenin dışı, soğukluğu üzere kalır.Onun için beden, uyurken uyanıklık halinden ziyade örtünmeye muhtaç kalır. Uykunun ifratı, bedeni ziyadesiyle rutubetlendirir ve soğutur. Eğer uyku, ruhun girmesiyle beden içinde hazmı kabil gıda bulduysa, onu hazmedip, bedeni ısıtır.Eğer hazmı kabil olmayan gıdayı veya karışımı bulduysa harareti hareket ettirmekle onu neşredip, bedeni soğutur. Gece uykusuzluğunun çokluğu, dimağı zayıf, hazmı bozuk edip, maddeyi ayrıştırarak tabii rutubetle açlığı verir. Gündüz uykusu dahi iyi değildir. Zira ki, o, rengi bozar, dalağa zarar verir ve üzüntüyü artırır. Eğer gündüz uykusu itiyat olunup, ikinci tabiat bulunduysa, terki caiz olmaz. Ancak yavaş yavaş terki gereklidir. Uyku ile uykusuzluk arasında tereddüt dahi kötü olup, şaşkınlık ve eleme sebep olur.
Beşinci sebep: Yiyecek ve içeceklerdir. O, bedene ya keyfiyetiyle tesir eder ki, o halis ilaçtır. Ya salt maddesiyle tesir eder ki, o halis gıdadır. Veya sadece suretiyle tesir eder ki, eğer onun özelliği bedenin mizaç ve hayatına uygun ise tiryaka şamildir. Eğer muhalif ise, öldürücü zehir gibidir. Veya hem maddesiyle, hem keyfiyetiyle tesir eder ki, o has gıdadır. Veya hem keyfiyeti hem suretiyle tesir eder ki, o, özel etkisi olan ilaçlar böyledir. Sekmoniya gibi. Veya hem maddesiyle hem suretiyle tesir eder ki, o, özelliği olan gıdadır. Elam gibi. Gıda ise kâh latif, kâh kalın ve kâh orta olur. bunların her birinin bedene gıdası ya çok olur veya az olur. Mutlak su basit olduğundan bedene gıda olmaz, ancak o, gıdayı yumuşatmak ve pişirmek için ve onu dar yollara geçirmek için kullanılır.
Altıncı sebep: İstifra ve hapsetmedir. bunların mutedili cisme faydalı ve sıhhati koruyucudur. İstifranın ifratı, bedeni soğutur ve boşaltır. Meğer ki o istifra olunan kan ve safraya üstün olan balgam ve sevda gibi soğuk ve kuru ola. O surette ifrat derecede istifra, bedeni rutubetlendirir. İfrat derecede hapsetme, kan kanallarını doldurur, kokuşma, rutubet, iştah kesilmesi ve ağırlık yapar. Soğuk su ile gül suyu yüze çarpılsa, her hareketi itip, tabii harekete takviye verip, fenalığı önler. Ancak ârif ve âgah olan hepsini Allah' dan bilir.
Dördüncü Madde
Altı zaruri sebepten üç sebebin tadillerini bildirir.
Ey aziz, malum olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki: Sıhhati koruma, vücudunu gözetme gerekli iştir ki, sayılan altı zaruri sebebi tedbir ile gözete. Ama kuşatan havayı gözetmek önce gereklidir. İlkbaharı kan aldırma, ile karşılayıp, kusarak istifra ede. Kavrulmuş şeyleri kullanıp, nar gibi teskin edici maddeleri yiye. Kuvvetli hareketler, tatlılar, sıcak hamamlar gibi sıcaklıklardan kaçınıp, gıdayı azaltma ve elbiseyi hafiflete. Yaz mevsiminde hareketsizliğe devam, gölgeye sığınma, safrayı mahveden latif soğuk gıdaları yiyip, her ısıtan ve boşaltan gıdadan sakına. Hıyar, kavun ve karpuz gibi rutubetli meyveleri seçip, beyaz elbise ve soğukluk veren keten giye, Sonbaharda çok cimadan, soğuk su ile yıkanmaktan ve bütün kuru şeylerden kaçınıp, soğuk içeceklerden, yaş meyve yemekten, kusmaktan, baş açmaktan, gecenin soğuğundan ve öğle sıcağından sakına. Kış mevsimini kürk ve kalın giyeceklerle karşılayıp, et ve keşkek gibi çok sıcak gıdaları seçe. Bu mevsimde ani ve kuvvetli hareketler bedene faydalıdır. Bunda kusmak, kuvveti zayıf edendir.
Cismanî hareket ve sükunda itidal:çünkü bedenin içinden ve dışından bulunan sebepler ile daima ondan ayrışan cüzlere bedel, gıdaya muhtaç olmakla, beden gıdasız beka bulmaz. Hiç bir gıda yendiği şekilde bir uzva cü olmaz. belki dört hazmdan her birisi yanında gıdadan bir farzla bir lahza kalır ki, onda bir fayda kalmaz. O fazlanın atılmasına, tabiat fırsat bulduğundan, ona iltifat kılmaz. Şu halde eğer o fazlalar terk olunup, uzun müddetle çoğalırsa, o kadar madde toplanır ki, bedene keyfiyetle zarar verir. Yani bedeni yadsıtır, ya pörsütür, ya soğutup yahut sıcaklığını söndürür. Veya kemiyeti ile zarar verir. Yani kan kanallarını kapatıp bedene ağırlık verip, kabızlık hastalıklarını verir. Eğer o toplanan madde istifra olursa elbette beden o tedaviden incinir. Zira ki istifra edilenin çoğu zehirlidir ki, bedene yararlı olan karışımı dışarı çıkarmaktan hali değildir. Şu halde biriken fazlalıklar terk olunsa da, istifra olunsa da zararlıdır. Halbuki riyazet adı verilen beden hareketi o fazlalıkların doğurduğunu bile men eder.Zira ki beden hareketi bütün uzuvları ısıtıp, fazlalıklarının öyle bir derece izale eder ki, hiçbir hazım yanında bir fazla kalmaz. Eğer mutedil hareket açıklanacak zamanlarında yapılırsa o bir riyazettir ki, cisme sürur ve hafiflik verip, onu gıdayı kabul edici eder. Mafsallara sertlik verir, rutubetleri ayrıştırma ile sinir ve damarlara metanet verir. Bütün maddi hastalıklardan emin edip, mizacı hastalıkların çoğundan uzak eder.Bu riyazetlerin vakti, gıdanın alınması ve hazmının tamamlanmasından sonradır. Yani akşam yemeği, mide, karaciğer ve damarlar içinde hazm olunup, son yemeğin vakti geldiği zamandır. Mutedil hareket odur ki, onunla yüz rengi kızarıp, deride damar ortaya çıkar. ama o hareketler ki, onda kanın akışı çoğalır. İfrat ola odur ki, onunla bedene hararet gelip, kuruyup rutubeti gider. Hangi uzvun mutedil hareketi çok olursa, o uzuv dahi kuvvetli olur. Özellikle o hareketin türünde ziyade kuvvet bulur.
Mesela elin hareketi, yük taşımada çok olsa, onun kuvveti eşyayı itmede ham ellerden ziyade olur. Belki her kuvvetin şanı uzvun hareketi gibidir. Nitekim, hıfza devam edenin hafıza kuvveti kuvvet bulur.Çünkü her uzvun bir özel riyazeti olur. Şu halde dimağın riyazeti aksırmak olur ki, o hareketle tabiat, onda bulunan ezayı ve onu genizden bitişen habis rüzgarları iter. Akciğerin riyazeti, öksürüktür ki, o hareketle tabiat, onda olan galiz balgamı veya göğse isabet eden şiddetli soğuğu ondan atar.
Uzuvların ihtilaç (seğirme) illeti bir galiz rüzgardır ki, onunla adaleler ve onlara yapışık olan deri hareket eter. Tak ki, o yel onlardan ayrılsa. titreme, hareket etme kuvvetinin adaleyi hareket ettirmekten aczi sırasında hâsıl olur. Nitekim, o, korku, gazap, zihin karışıklığı, gam ve gayretten meydana gelir. Göğüsün riyazeti okumadır. Onda yavaşlıkla başlayıp derece derece sesi yükseltmek rahattır. Kulağın riyazeti güzel sesler ile leziz nameleri dinlemektir.Gözün riyazeti, güzel eşyaya bakmaktır. Elin riyazeti, yakalamak ve ayağın riyazeti gitmektir. Mutedil olan at binme güzel bir beden riyazetindendir. Bedeni ısıtmasından ziyade ayrıştırandır. Bağlanılmış iple (salıncak)sallanmaktır. Bu, at sırtında mutedil gitme gibidir. top ve çevgan oyunu nefislerin ve bedenlerin riyazetidir.Zira ki, galip olan sevinçli ve neşelidir. Mağlup olan gamlı ve gazaplıdır. Müsabaka dahi nefs ve bedenlerin riyazetidir. Gemiye binme, karışımları hareket ettirici ve mideye faydalıdır. İstiska ve cüzam gibi müzmin hastalıkları def edicidir. Zira ki, nefs onda ferah ve elemi ardarda toplayıcıdır. eğer onda kusma gerekirse, tutması ki, beden gayet faydalıdır. Uzuvları ovma dahi, bu riyazetten sayılır. Eğer ovmak sert hırka ile olursa, kanı derinin dışına çekip, rengi kırmızı görünür. Normal ovma uzuvlara kuvvet verip, ifratı zahmet verir.
Aşık Kimsenin Teşhisi
Nefsani sükûn ve hareketin itidali gerçekten ruh hareketlerinin kaynağı onun kendisinde olan gazap ve şehvettir. Gazabın aşırısı tehevvür, azıcüben ve itadali şecaattir. Bu mutedil hareket bedene sıhhat, nefse izzet, dünya ve diyaneti korumaktır. Şehvetin aşırısı şere, azlığı humut ve itadali iffettir. Bu mutedil hareket bedene sıhhat, nefse lezzet ve iki cihanda rahat ve selamettir. Şere nefsin istilası ile aklı yendi ise, ona mecazi aşk derler ki, mal-i hülyanın bir türüdür. O bir hastalıktır ki, çoğunlukla gençlere ve bekarlara ârız olup, âşık olduklarından başkasından onları yüz çevirttirir. Bu aşkın sır ve sebebi, sevgilinin şekil ve şemalini aşırı derecede güzelleştirme ile fikretme ve düşünmeye yapışma ve devam etmedir.
Çoğunca o fikir ile cima, şehveti dahi bulunur. Bunun alameti renk sararması, beden zaafı, yağ kuruması, göz morarması bilinir. Bu âşığın gözünün hareketi güleç ve sevinçlidir, sanki bir leziz nesneye bakar gibidir. İçi ah ile, sesi hazin gelir. Onun tavır ve halleri, düzensiz olur. az uyumaktan seherlerde uykusuz kalır. Eğer bir tabip onun nabzına el basıp, nice akran ve yaranı vasıflarını saysa, hangi isim ile nabzı değişip, yüzünün rengi değişirse o ismi, onun sevgilisi olduğunu bilir. Ona kavuşma gibi ilaç olmaz. Eğer ona sevgiliye kavuşma meşru yol üzere mümkün değilse, ona sevgilisini kötüleme ve buğzetme ile ilaç verilir. Eğer, o akıllardan ise, nasihat kabul edip, o sevdadan vazgelir. Ancak onu küçümseme ve alay etme, aşka delilik ve sevda deme bu hastalıktan kurtarır. Eğer dinlemeyi terk ve cimayı çoğaltma ile acilen ilaç olunsa, aşk onun tabiatına dahi istila edip, helak olur.
BEYT
Aşka feda olana ilaç yoktur.
Mesih ona tabip olsa bile
Beşinci Madde
Zaruri altı sebepten kalan üçünün itadalini bildirir. Ey aziz malum olsun ki, top âlimleri demişlerdir ki: Bedenin sıhhatini korumaya taahhüt ve iltizam eden kimseye gerekli iştir ki, meşhur altı sebebin kalan üçünü dahi tedbir ile itidal edip, ömrünün sonuna dek sıhhat afiyetle gide.Uykunun itidali ve uyanıklığın itidali: Uykunun en iyisi odur ki, süresi mutedil ola. Yani dört saat geçecek kadar değin ola. Hazm olunduktan sonra kestirirse yani yemem içmeden sonra iki üç saat geçmesinde uyku bastırıp, ikinci hazımda bulunma. Eğer midesi zayıf olan kimse yemek hazmına uyku ilk yardımcı olursa, önce yarım saat kadar sağ tarafı üzerine yatmak lazımdır.
Ta ki, gıda, sağ tarafa eğit olan mideye karaciğerin çekmesi ile kolay olup, karaciğerin harareti onu ısıta. İki saat kadar solu üzerine yatıp uyumak lazımdır. Tak ki, karaciğer mide üzerine yorgan gibi örtülüp, onu ısıtıp, birinci hazımda mideye yardımcı ola. Sonra yine iki saat kadar sağ tarafı üzerine yatıp uyumak gerektir. Ta ki ikinci hazm içi karaciğer gıdanın inişine yardım ede. uykunun içteki hareketi uyanıklıktan fazladır:
Maddenin tabiatını istila bakımından. Zira ki uyku halinde hararet içeride ziyade olduğundan, maddeye ziyade üstün olur. uyanıklığın terletmesi, maddenin rutubetini istila bakımından daha çoktur. Zira ki uyku halinde hararet içeride ziyade olduğundan, maddeye ziyade üstün olur. Uyanıklığın terletmesi, maddenin rutubetini istila bakımından daha çoktur. Zira ki uyanıklıkta hararet dışa yönelip, maddeyi ayrıştırır ve akıtır. Kimin ki uykuda terlemesi sebepsiz çok olur, o, gıda ile ya karışım ile dolu olur.Kimin ki uykusu ağır ve uzun olur, yani sekiz saatten ziyade uyur kalır, onun dimağında rutubet üstün olur. O, kuru gıdalarla uykusu hafif olup, itidal bulur. Kim ki uykusuzlukla müptela olur, yani 24 saatten fazla uykusuz kalır; o hamam ile rahat bulur. Süt ve arpa suyu benzeri rutubetler ile uyku gelir.Boğucu kâbus ki, uyuyan uyku esnasında tahayyül eder ki, üzerine bir ağır nesne düşüp, onu sokup, hareketten menedip, nefsini daraltır; bu boğucu kabus buharı ayrıştıran uyanıklık ve hareketinin yokluğu sırasında kanın ya balgamın veya sevdanın buharı dimağa çıkmasından ortaya çıkar. Şu halde bunun ilacı, istifra ile beynin temizlenmesidir.
Yiyeceklerde itidal: Her sıhhat ki, onun hali üzere kalması murat olunur. o bedenin keyfiyetinde benzeri ona verilmek gerektir. Eğer bozulmuş bir sıhhati, kendisinden daha iyi olan sıhhate nakletmek murat olunsa, ona zıddı verilmek lazımdır. Şu halde vücudunun sıhhatini hali üzere korumaya özenen kimseye lazımdır ki, gıdalardan siyah taneler gibi pisliklerden temizlenmiş buğday ekmeğiyle, mülayim tatlılar, koyun eti, kümes hayvanları eti ile yetine. Lokmayı küçük alıp, çiğnemeyi çok ede. Meyvelerden ancak incir, üzüm kuru üzüm seçe. Ama ilaç olan meyvelere iltifat etmeye. Meğerki, mizaç itidali için yenile. Veyahut hazır yiyecek onda buluna. Zinhariştihasız yemek yemeye, İstihasını giderip, geri bırakmaya. Yaz günlerinde soğuk gıdalar, kışta sıcak gıdalar ala. Hazm olunmuş yemek üzerine başka yemek sokmaya, Yemek saatlerini uzatmaya. Ta ki gıdanın evveliyle sonuncusu hazımda karışmaya. yemek çeşitlerini çoğaltmaya, ta ki hazımda tabiata şaşkınlık gelmeye, Çok olmazsa leziz gıdalar en faydalıdır. Ekşi gıdalar zararlıdır, ihtiyarlığı çabuklaştırıcı ve uzuvları kurutucudur. Tatlıcıdalar, mideyi rahatlatıcı, bedeni ısıtıcı ve safrayı hareket ettiricidir.
Tuzlu gıdalar, bedeni kurutucu, safrayı doğurucu ve uzuvlarla kuvvetlere zarar vericidir. Zararlı tatlıyı, ekşi defeder. ekşiler, tatlı ile gider.
Tuzsuzlar tuzluyu, tuzlular tuzsuzu mutedil eder. Nefsinden gıda iştihası kalmış iken, ondan el çekmek lazımdır. Yemek vakitlerini gözetmek elbette lazımdır, vaciptir. Lakin kötü gıdalar alışmış olan, devam etmeyip, yavaş yavaş terk etsin. Yemek vakitlerini düşürerek, birle yetinsin. Zira ki gündüzde bir kere gıdalanmak, bir kere gecede yemek, karıştırmak tabiate müşküldür. Zira ki bu iki su, biri birine incelik ve kalınlıkta uygun değildir. Suların en iyisi nehir suyudur. Özellikle pak yerde akıp, her şeyden saf gele veya taşar üzerinde akıp, kokuşmuş şeylerden uzak ola.
Özellikle kuzeye veya batıya aka. Yüksek bir yeden aşağıya inip gide.Kaynağı uzak olup, uzun süre akmakla incele, İnceliğinden ağırlığı hafif ola. Çok olup, şiddetli aka gele. Bu vasıflar ile vasıflanmış olan bir sudur ki, faziletten nihayet bulmuştur. Mübarek Nil suyu bu güzelliklerin çoğunu toplamıştır. Memba suyu hareketinin azlığından kalın kalmıştır. Toprakaltında olan kerizler içinde akan sular sertlik bulmuştur. Mağara suları ve kuyu suları onlardan daha serttir. Su içmek, yemekten iki üç saat geçmesinden sonra faydalı bilinmiştir. Yemek arasında su içmek, hastalığı körükler. Hemen sonra içmek, bozucu ve kötüdür. Lakin midesi sıcak olan kimse yemeğin arasında ve akabinde su içmekle istifade eder. iştihası zayıflan kuvvet bulur. zira ki, o zaaf, hararet çokluğundan gelir. Şu halde su içmekle hararet mutedil olur. Aç karnına ve terli iken, özellikle cima, hamam, müshil içme kaplarında, meyveler üzerine özellikle kavun üzerine su içmek; soğuk içecekler oldukça kötüdür. Eğer bu vakitlerde susuzluğa tahammül olunmazsa, çocuğun meme emdiği gibi, dudak ile kâse kenarı arasında yalama ile içip üç nefesten geçmesin. Her nefeste, üç yudumdan ziyade içmesin. Zira ki, çok olur ki, susuzluk yapışıcı balgamdan veya tuzlubalgamdan dolayı olur. Halbuki su içmeye iltifat olundukça, susuzluk çoğalır. Eğer o susuzlukta sabır olunsa, tabiat o susatan maddeyi eritip, susuzluk dahi gider. çok olur ki, bunun gibi susuzluk maddesini bal gibi sıcak şeyler yatıştırır. Her zaman ayakta su içmek hatalıdır. Ancak zemzem suyu şifadır.
NAZM
Beş yerde su içmekten sakın
Çünkü o hastalığı çeker
Hamam, yorgunluk akabinde
Yemek akabinde ve yatakta
Tutma ve istifrada itidal: Vücut sıhhatini muhafaza edene gereklidir ki, daima kendi tabiatını mukayyet ve gözetleyici ola. Eğer tabiatı kabız olursa, onu incir ve sinameki gibi içeceklerle yumuşatsın. özellikle ihtiyarlık tabiatına yumuşaklık, rahat ve selamettir. Eğer tabiatında aşırı yumuşaklık bulursa, onu sumak ve kavruk gibi şeylerle tutsun. Eğer dolarsa gıda fazlalığından midede hasıl olup, geğirmekle çakan duman ile ekşime ile veya sadece ağırlıkla gıdayı bozucu bulursa, o saat kusmaya can atsın. Eğer kusmak ona zorsa veya vakti değilse, sakızla kaynamış sıcak su içip, sağ yanı üzerine yatsın. Veyahut bir parmak bala ince tuz katsın. Ve pamuk ile makatında yarım saat kadar taşımaya tahammül etsin. Ta ki, yumuşaklık bulup rahatla o bozucu gıda gitsin. Sonra elma gibi mideye kuvvet veren şeyleri yiyip hamamda yatsın. Eğer ishal olursa gül yaprağı, dövülmüş mazı, nohut sakızı, ermeni çamuru, fesleğen tohumu, tebeşir ve kimyon gibi kuru şeylerden yesin. Veyahut elma, sefercen ve ekşi nar gibi meyveler yesin. Ta ki, tabiatın yine normale yetsin. Küçük ve büyük abdesti fazla tutmak zararlıdır. Titreme verir ve ihtiyarlığı çabuklaştırır. Alışılmış olan boşalmaların en kolayı cima ve hamamdır.
İnsan hayatının temeli mide
Eğer bağlanırsa ki açılmamalı
Eğer bağlanmamacasına açılırsa
Dört tabiat muhalif ve serkeş
Eğer galip olursa dörtten biri
Elbette ârif ve kâmil olanlar
Yavaş yavaş gitmeli olmamalı gam
Bağlanırsa gönle elem verir
dünya hayatından götürür ölüme
Nice günler hoş kaynaşmışlar
Söker kalıptan can koymaz diri
Geçici dünyaya gönül bağlamazlar
Altıncı Madde
Sıhhat durumunda alışılan istifranın en güzel türleri bulunan cima ve hamamın itidalini bildirir.
Ey aziz, malum olsun ki, top bilginleri demişlerdir ki: Sıhhatteyken alışılan boşalımların en kolay ve en faydalısı, cima ve hamamdır. Cimanın en faydalısı, birinci hazımdan sonra vâki olanıdır. Bedenin hararet, rutubet ve kuruluğunda, boşluk ve doluluğunda itidali sırasında bulunandır.Eğer o, hata ile bu itidallerin dışında bulunduysa; bedenin hararet, rutubet ve doluluğunda bulunan cimaın zararı, onun soğukluk, kuruluk ve boşluğunda bulunandan daha az ve daha kolaydır. Cima şehveti kuvvet bulmadıkça, âlet düşünmeksizin ve bakmaksızın yayılmadıkça, ona öne alma ile girişme, vücuda zararlı bir oyundur.Faydalı cimaın alâmetleri odur ki: Onun akabinde vücuda hafiflik, tam neşe, yemek isteği ve uyku gele. Ta ki fazla maddenin boşalımı hâsıl olmuş ola.zira ki mutedil cima, tabii harareti def ile bedeni ferahlandırır. Yemem ve beslenmeye bedeni hazırlar. Gazabı zayıflatıp, kötü vesveseyi ve sevda düşüncelerini giderir. Balgam hastalıklarının çoğu onunla gider. Çok olur ki, cimayı terk edenin menisinden kötü buharlar dimağına çıkıp, baş dönmesi ve göz kararması gibi belalar başına gelir. Meni buharı, bedenin içinde hapsolup, kaplarına dolduğunda husyeleri şişer, kasık acısı ve beden ağırlığı hâsıl olur. Cima yapıldığında süratle hafiflik ve şifa bulur. çok cima, endamı boşaltır, kuvveti düşürür ve gözü zayıflatır. Müptelasını titretip, sinirlerini boşaltır. Acuzeye, çirkine, hastaya, küçük bâkireye ve uzun süredir cima olunmayan dula cimadan kaçınılmak elzemdir. Zira ki bunlar, elbette kuvveti çeker, âleti yumuşatır, rutubeti kurutur ve üzüntü verir. Pişmanlığa sebep olur. Livata, tabiata aykırı ve zararlıdır. Zira ki ihanet ve eziyeti toplar, inzal zevkini önler. Genç ve güzel kadınla cima, vücuda sıhhat, hislere kuvvet verip, tabiatı mesrur ve kalbi huzur dolu eder. Zira ki tabiat ona eğilimli olduğundan, meni boşalması çok olup, o fazla madde bedenden gider. Cima şekillerinin en iyisi odur ki: Kadını sırtı üzerine yatırıp, açılmış baldırları arasında dize gele. önce uyun, konuşma ve iltifat ile göğüs, dudak ve yanağını öpmeli. Göğüs ve kasığını ovmalı. Sonra âletiyle bız'a sürmeli ve kadının gözüne bakmalı. ta ki şehvetin şiddetinde ikisi de eşit ola. Vakta ki kadının gözü değişip, göğsünden menisi ayrılmakla ister ki erkeği göğsüne ala. O zaman üzerine düşüp, sokma ve çekme ile inzali vaktine hazır ola. İnzalden sonra kadının karnı üzerinde bir miktar kala. Ta ki iki meni karışıp, rahme girmeye yol bula. Evlat arzu eden bu adap üzere hareket kıla. Ta ki inzalı kolay olup, kadın dahi ondan lezzet ala. Tam bir çocuk vücuda gelip, hepsi âfiyet bula.
Boşalma tamam ola. Zinhar kendi yatıp kadını üzerine almasın. Ta ki artan meni mesane yolunda kalmasın ve onda kokuşup, hastılak olmasın. Bız'ın rutubeti ona damlayıp, ondan, ondan, mesane iltihabı kalmasın. Cimaı tahrik eden şeylerin biri, insanların cima ettiğine muttali olmaktır. Biri kadın seslerinin nağmesini duymaktır. Biri dahi hayvanların cima ettiğini görmektir. biri de cima ile ilgili hikayelerdir. Kasık kıllarını kesmek de şehveti uyandırır. Bu durumda başka şeyler düşünerek, bu arzuyu yenmek gerekir.
BEYT
Nazar-ı şehvet için rup-u zenan ağ olsun
Zeni olmazsa kişinin sağ eli sağ olsun
Deyip, eliyle istimna etmek, üzüntü ve sıkıntıya sebeptir. Cima ile boşalımı terk edinin cildinin içinde olan hararetle rutubetten bit oluşup, hareketiyle ürer. Kâh olur ki, bit bedende defaten hâsıl olur. bu derece çoğalır ki, rengi sarartıp, uykuyu kaçırır ve şehveti keser. Onun için erkekler ziyade bitli olur. Onun ilacı beden ve elbiseyi temizlemede ihtimamdır. Tuzlu su ile yıkanmaktır. Sonra tatlı su ile yıkanma ve ipek gömlek ile tamamdır.
Hamamın en iyisi, binası eski, içi geniş, suyu tatlı, sıcaklığı orta olandır. Onun ilk odası soğuk ve rutubetli, ikincisi sıcak ve rutubetli, üçüncüsü sıcak ve kuru olandır. Böylece vücut sıhhatini koruyup, ter boşalımı için hamama giden onun sıcak olan üçüncü odasına yavaşlıkla girsin. Ondan çıktığında yine yavaş yavaş dışarı gelsin. Hamamın içinde uzun bekleme, baygınlık, bulanıklık, ıstırap, kuruluk ve hafakan verir.Mizacı kuru olan, suyu havadan çok kullanmalıdır. Şu halde rutubete şiddetli ihtiyacından, evinin döşemesine su serpip yatmalıdır. Rutubetli buharı çoğaltmak için, hamamın içine su dökmeli ve hapsetmelidir. Mizacı rutubetli olan havayı, sudan çok kullanmalıdır. Şu halde ayrışma ve kurumaya ihtiyacının çokluğundan, su kullanmadan önce, çok terlemelidir.Sıhhatini koruma bakımından hamamda çok ter ayrışması gerekir. Zira ki cildi, rutubetli ve kızarmıştır. Beden pörsümeye ve sıkıntı gelmeye başlarsa, o vakit süratle dışarıya gelmelidir. Hamamdan sonra, örtünme ve kurulanma her mevsimde ziyade kılınmalıdır. Zira ki beden, hamamın havasından daha soğuk olan havaya çıkar. Beden hamamın suyundan emip, çektiğinden, onun ârizî hareketi, ondan süretle gidip, tabii olarak soğuk olan su, soğukluğunu bulduğunda, bedeni dahi soğutur. Eğer hamam, yemekten sonra vâki olduysa, bedenin yağlanmasına sebep olur. Lakin sirke balı içerse, hastalıktan emin olur. İtidal üzere yağlanır. Eğer hazm olunduktan sonra hamama giderse, yağlanır ve hastalıktan emin olur. Midenin boş olduğu zaman hamam yapmak, bedeni kurutur. Zira ki aslî hareket ile arazî harareti toplar. Riyazeti az olan kimse, hamamda terlemeyi çoğaltsın. Ta ki riyazî hareketlerle ayrışacak fazlalıklar, hamam ile ter olup gitsin. Bu boşalma ile vücut, mizacının itidaline yetsin.Soğuk su ile yıkanma, gençlerin bedenine güç verir. Yaz günlerinde, öğle öncesi sıcak mizaçlı ve normal etli olan kimselere sıhhattir. Ama ihtiyarların, çocukların, ishal ve nezlesi olanın, hazmı eksik olanın bedenine zarar ve ziyan eder.Kültürlü kaplıcaları kullanma, yani kükürtten kaynayan ve galeyan eden sıcak su ile yıkanma, fazlalıkları atıcı, titreme ve felce ilaçtır. Uyuzu iyileştirir, mafsal ve romatizmaya şifa verir. Madenî suların hepsi, beden kokularını giderir, yaralara merhemdir. Bu ilaçların vücuda olan menfaatlerini Allah Taâlâ en iyi bilir.
Yedinci Madde
Çok kullanılan ilaç ve gıdaların tabiat ve menfaatlerini, özellik ve hükümlerini (ebced) harflerinin terkibince bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki: Herkes kendi vücudunun hekîmi olmalıdır. Kullandığı ilaç ve gıdaların tabiat ve menfaatlerini bilmelidir. Her birisini hükmüyle kullanmalıdır. Ta ki vücudu sıhhat üzere kalmalıdır.Gıdalardan her birinden her bir deva ki, insan bedeninde keyfiyetiyle tesir eder. Gerçek o ilaç, insan bedenine gelip, onunla beden kendi tabii hareketinden uyanırsa; eğer bedene insanî keyfiyetten ziyade tesir etmezse, o ilaç mutedil; eğer bedene keyfiyetten ziyade tesir ederse, o ilaç itidallerden ve o keyfiyetten yana dışarıdadır. Şu halde eğer o tesir az olup, hissedilmezse, o ilaç birinci derecedir. Eğer bedene zarar verirse, lakim zararı helak edici değilse, o ilaç üçüncü derecededir. Eğer zararı ölüme varırsa, o ilaç dördüncü derecededir. Ona zehir ilaç adı verilmiştir.Gıdaların da hükümleri, bu ilaçlar gibi bulunmuştur. Hepsinin hükümleri hece harfleri tertibiyle açıklanmıştır.
(ELİF)
İbrişim: Sıcak ve rahattır. Özellikle hamı faydalıdır. Kurusu, bit türemesine engeldir.
İcsas (erik): İkinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Onun tatlısı mideyi bozar ve ishal eder. Ekşisi, kalbi teskin edip, safrayı söker. Eksisi, tatlısından daha az ishal eder.
Ispanak: Birinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Gıdası iyidir. Sıcak ve kuru olan akciğere ve göğse faydalıdır. Karnı yumuşatır. Bel ve sırttaki kan ağrılarını giderir.
Eftimon: Bir kuru ottur ki, birinci derecede kuru ve ikinci derecede sıcaktır. Kokusu müsekkin, düşkün ve yaşlılara faydalıdır. Sevda hastalıklarını ve balgamı gidericidir. Sara ve malihülyayı defedicidir.
Gençleri ve hararetlileri susatır.
Anason: Bilinen bir tohumdur ki, üçüncü derecede kurutucu ve ısıtıcıdır.Böbrek, mesane, rahim, karaciğer ve dalak tıkanıklıklarını açar. Yeli ayrıştırmada tam etkisi vardır. Baş ağrısı ve safravî hastalıkları teskin için buhar ve suyu faydalıdır. Ezilmişi gülyağı ile kulağa damlatırsan, kulak içinde çarpma ve düşmeden ârız olan ağrıları dindirir. Bevli ve hayzı söker. Balgamdan doğan susuzluğa faydalıdır. Süt ve meniyi çoğaltıcı, zehrin zararını gidericidir.İsmet: İsfahan sürmesi denir. Öldürücü kurşun madeninin cevheridir. Birinci derecede soğutucu ve ikinci derecede kurutucudur. Ekşisiz kurutucu ve kabız edicidir. Gözü kuvvetlendirir, burun kanını keser.
Ürüz (pirinç): Bilinen gıdadır ki, birinci derecede ısıtıcı ve ikinci derecede kurutucudur. Suyuyla yıkanmak, uzuvları kirden pak eder. Yenmesi, mideyi temizler. Süt ile pişirilmesi meniyi fazlalaştırır.
(BE)
Basal (soğan): İkinci derecede kurutucudur. Üçüncü derecede ısıtıcıdır. O, ayrıştırıcı, kesici, yumuşatıcı ve açıcıdır. Damarların ağızlarının açmak, onun halidir. Kuvvetlisi, yüzü kızartır. Tuz ile siğili söker. Normal olarak yenmesi, mide ve iştihaya kuvvet verir, çok yenmesi, baş ağrısı yapar ve aklı hafifletir. Pişmiş soğan çok gıdalıdır. Lakin susatıcıdır.
Parlamaya faydalı, basur ağızlarını açıcıdır. İdrarı kuvvetlendirici, tabiatı yumuşatıcı, zehirli rüzgâra faydalıdır. Pişmişi yaranın üzerine sarılırsa, ağrıyı dindirir.
Bıttıh-ı asfar (kavun): Birinci derecede ısıtıcıdır. Süratle safraya dönüşür. Onu sirke balı düzeltir.
Bıttıh-ı ahzar (karpuz): İkinci derecede rutubet verici ve soğutucudur.Bedeni kirden açar. İdrarı çoğaltır. Mesanede oluşan ve böbrekte peydahlanan taşları düşürücüdür. Yemek ile yenmesi faydalıdır.
Beyz (yumurta): En iyisi, yağ içinde yarı pişirilen tavuk yumurtasının sarısıdır. En faydalısı, taze olan yumurtadır. Sarısı hararete, beyazı soğukluğa ziyade meyilli olmuştur. ikisi dahi rutubetli ve faydalıdır.Beyazı yüze sürülse, güneş tesirini ve ateş sıcaklığını manidir. Sarısı bal ile karıştırılıp, yüzdeki sivilcelere sürülse, onu giderir. Beyazı, göz ağrılarına, boğaz sertliğine, ses kesilmesine, nefes darlığına, öksürüğe ve kanın havalandırılmasına faydalıdır. Tavuk yumurtası, çabuk nüfuz edici, en iyi kimyon ve en çok gıda ve meni vericidir. Bayat yumurtanın sarısı kabız edicidir. Dövülmüş mazı ile ishali kesicidir. Yumurta et kuvvetindedir. zira ki o, hayvanın cüzüdür. Belki kuvvetli hayvandır.
Bazican (patlıcan): İkinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Sevda, baş dönmesi, tıkanıklık, uyuz ve cüzamı doğurur. Rengi bozar, sarı ve siyah eder.
Bindük (fındır): Hararet ve kuruluğa meyillidir. Hazmı ağırdır. Cinsî kuvveti artırır. Baş ağrısı ve mide bulantısı doğurur. Dimağa yararlı olup, öksürüğü defeder.
(CİM)
Ceviz: Birinci derecede kurutucu ve ikinci derecede ısıtıcıdır. Onun baş ağrısı vardır. Hazmı güz ve harareti çoktur. özelliği, ağzı tebşirdir.
Bal ile soğuk mideye faydası iyidir.
Hindistan cevizi: İkinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Gözü kuvvetlendirici ve sebel hastalığına faydalıdır. Kokusu güzel, yemeği hazmettiricidir. karaciğer, dalak ve mideyi kuvvetlendirici, idrarı getirici ve tabiatı kabzedicidir.
Cübn (peynir): Tazesi, rutubetli ve soğutucudur. Eskisi, ısıtıcı ve kurutucudur. Normali gıda vericidir. Tuzlusu eski olursa zayıflatıcıdır.
Mesanede taş yapar.
Cüzür (havuç): Aslı ikinci derecede hararet verici ve birinci derecede rutubetlidir. Mideyi üfürücü ve şehveti dalgalandırıcıdır. Onun tohumu idrarı getirir.
(DAL)
Darçın: Üçüncü derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Oldukça latif ve çekicidir.tıkanıklıkları açıcıdır. Her bozukluğu düzelticidir. Onun yağı, açıcı, ayrıştırıcı ve eriticidir. Faydası, yüzdeki siğillere ve titremelere çoktur. Baş ve göğüs ağrılarına faydalıdır. Soğuk nezleyi, rutubetli öksürüğü defeder. Mideyi kuvvetlendirici, kalbi açıcıdır. karaciğer tıkanıklığına, rahim ve böbrek ağrılarına faydalıdır. Göz perdelenmesini ve kararmasını defedicidir.