Bağış Yap

Amount :
Other : USD

24 Mart 2013 Pazar

Huzurun Kaynağı Aile


Îmânın muhafazası                               
Sahip olunan şey ne kadar kıymetli olursa, onun korunması, muhafaza edilmesi de o derece önem kazanır. Eline çok kıymetli bir mücevher geçen bunu nasıl koruyacağını bilemez. Çaldırma korkusundan uykuları kaçar.
İnsanın en kıymetli şeyi îmânıdır. Bunu korumak için her türlü gayreti göstermesi lâzımdır.
Resûlullahın sözlerinden birine bile inanmamak veya iyi ve doğru olduğunda şüphe etmek küfür olur, ya'nî insanı dinden çıkarır. Din bir bütündür. Kısaca, inanılması zarûrî olan şeylerden birine bile inanmıyan dinin tamamına inanmamış olur.
Meselâ kişi, ben dinin her emrine inanıyorum, ancak görmediğim şeye de inanmam, cinni görmediğim için inanmam dese, İslâm dininin tamamına inanmamış olur. Bu kimse, sabahlara kadar namaz kılsa, oruç tutsa, herkese iyilik yapsa bunların hiçbir faydası olmaz.

İmanda şüphe olmaz
Îmânda şüphe de olmaz. Şüpheli îmâna îmân denmez. Biraz inanıyorum biraz inanmıyorum şeklinde îmân olmaz. Meselâ, bir kimse herşeyi dünyadaki şartlara göre düşünüp: "Öldükten sonra dirilmeye inanıyorum ama, bu kadar insan tekrar nasıl dirilecek, hepsinden nasıl hesap sorulacak, acaba bu mümkün olur mu?" şeklinde tereddüt etse, bu kimse âhırete inanmamış olur. Bu düşüncede cenâb-ı Hakkın kudretinden şüphe vardır. Dinimizde hürmet edilmesi, saygı gösterilmesi gereken şeylere hürmetsizlik eden, saygısızlık yapan, kötülenmesi, beğenilmemesi gereken şeylere hürmet eden, beğenen dinden çıkar.
Dinimizin açık şekilde harâm ettiği bir şeyi, inkâr eden de dinden çıkar. Meselâ domuz etini dinimiz harâm etmiş. Ama bir kişi, bunun sebebini trişine, tenyaya bağlayıp:
"Zamanımızda fen ilerledi. Domuzdaki trişinler rahatlıkla zararsız hâle getiriliyor. Dolayısıyle artık harâm olması ma'nâsızdır" dese, dinden çıkmış olur. Çünkü, dinimiz domuz etini harâm ederken, trişin gibi herhangi bir sebebe bağlamamıştır.

İnkar etmeyen kafir olmaz
Ancak kişi, harâm olan şeyin harâmlığına inanır, nefsine uyarak yaparsa günâhkâr olur. Dinden çıkmaz. Çünkü ameller îmândan parça değildir. Ya'nî, kişi ne kadar büyük günâh işlerse işlesin, bunun günâh olduğuna inanır, yaptığından pişmânlık duyarsa, o kimse îmânlıdır. Buna îmânsız denemez.
Dinimizin harâm ettiği bir şeyi yapanlar hangi hâllerde küfre düşerler, konusunun iyi bilinmesi lazım. Bunun iyi anlaşılabilmesi için şöyle bir misâl verelim:
İki kimse düşünün. Birisi, alkol bağımlısı olmuş. Hergün içiyor. Sizi gördüğünde de mahçup oluyor:
- Bu zıkkımı içmenin harâm olduğunu biliyorum. Fakat bir türlü kurtulamıyorum, ne olur kurtulmam için bana yardımcı olun, diyor.
Diğeri ise her zaman içmiyor. Ayda yılda bir içiyor. Kendisine yaptığının uygun olmadığını söylediğinizde:
- Ben her zaman içmiyorum. Ayda yılda bir içiyorum. Bu kadarcık içmek harâm olmaz! diyor.
Bu durumda, birinci kimse, ikincisinden daha çok şarap, içki içtiği hâlde günâhkâr oluyor, dinden çıkmıyor. Ama ikinci kimse, arasıra içtiği hâlde, dinin açık bir emrini hafife aldığı için dinden çıkıyor.

  1. Farzlarda da durum aynıdır. Meselâ bir kimse, Ramazanda oruç tutmadığı gibi, ayrıca müslümanların gözü önünde sokakta, açıkça yiyip içiyorsa, dinin bir farzını hafife almış olduğundan dinden çıkar. Ancak herhangi bir özründen dolayı hattâ nefsine zor geldiği için tutmaz, ama orucunu gizli gizli yerse, bu günâhkâr olmuş olur; fakat dinden çıkmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder