Bağış Yap

Amount :
Other : USD

23 Nisan 2013 Salı

ABDÜLEHAD SERHENDÎ


ABDÜLEHAD SERHENDÎ;
Hindistan'da yetişen evliyânın büyüklerinden. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin üçüncü oğlu olan
Muhammed Saîd Fârûkî'nin beşinci oğludur. "Hazret-i Vahdet" lakabıyla, kardeşleri arasında
da "Hazret-i Meyân Gül" ismiyle meşhûr olmuştur. 1635 (H.1045) senesinde Serhend'de
doğdu, 1710 (H.1122) senesinde vefât etti.
Âlim ve evliyâ bir âileden gelen Abdülehad Serhendî önce babasından ilim öğrendi. Onun
terbiyesinde ve sohbetinde bulunup mânevî feyzlerine kavuştu. Sonra amcası Muhammed
Ma'sûm Fârûkî'nin ilim meclisinde ve sohbetinde bulunarak zâhirî ilimlerde ve tasavvufta pek
yüksek derecelere kavuştu. Tefsîr, hadîs, fıkıh gibi ilimlerde ve fen ilimlerinde büyük âlim
oldu.
Amcası Muhammed Ma'sûm Fârûkî hazretleri Abdülehad Serhendî'nin tasavvuf yolunda daha
yüksek derecelere kavuşması için ona kırk defâ teveccühde yâni mânevî olarak çok yardımda
bulunacağına söz verdi. Muhammed Ma'sûm hazretleri otuz dört defâ teveccüh ettikten sonra
vefât etti. Yeğeni Abdülehad ise, her gün amcasının kabrine gitti. Amcası, Abdülehad'ın her
gelişinde Allahü teâlânın izni ile kabirden kalkarak yeğenine teveccühde bulundu ve onun
yüksek mânevî derecelere kavuşması için yardımcı oldu. Yaptıklarını da bir kâğıda yazıp,
onun eline verdi. Bu şekilde teveccüh adedini kırka tamamlayarak sözünü yerine getirdi.
Abdülehad Serhendî hâdiseyi Muhammed Ma'sûm hazretlerinin oğullarına anlattı ve elindeki
altı adet yazıyı gösterdi. Onlar babalarının bizzât kendi el yazısını görünce; "Bu büyük
kerâmet ancak ona yakışır, elhak doğrudur." dediler.
Zâhirî ilimlerde ve tasavvufta yüksek derece sâhibi olan Abdülehad Serhendî hazretleri iki
defâ hacca gitti. Birinci gidişinde babası Muhammed Saîd Fârûkî ve amcası Muhammed
Ma'sûm-i Fârûkî ile berâber bulundu. Bu gidişinde on sekiz yaşında idi. Sevgili
Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem kabr-i şerîflerini de ziyâret eden Abdülehad
Serhendî hazretleri Peygamber efendimizin husûsî iltifâtlarına kavuştu. Kabr-i seâdeti ziyâret
ederken mazhar olduğu iltifâtlardan birisini şöyle nakletti:
Peygamber efendimizin kabr-i seâdetlerini edeple ziyâret ediyordum. Üzerime güzel bir hil'at
yâni elbise giydirildi ve; "Seni kardeşin ile kuvvetlendireceğiz." buyruldu.
Hac ibâdetini yapıp döndükten sonra babasının ve amcasının hizmetine devâm etti. Önce
amcasının ve sonra da babasının vefâtı üzerine babasının yerine geçip talebelerine ders verdi.
Bereketli sohbetleriyle onların tasavvuf yolunda ilerlemelerine vesîle oldu.
İlim, fazîlet ve güzel ahlâk sâhibi olan Abdülehad Serhendî hazretleri sohbetleri sırasında
talebelerine buyurdu ki:
Bize ve size lâzım olan; İslâmiyete uymak ve büyüklerin yolu üzere istikâmette olmaktır. Bu
istikâmete, kerâmetten üstün demişlerdir. Büyüklerden biri talebelerinden birine, vazîfe verip
gönderirken buyurdu ki: "Allahlık ve peygamberlik dâvâsında bulunma!" Talebe; "Bundan
Allah'a sığınırım." deyince, o büyük buyurdu ki: "Ben ne istersem, o olsun demek Allahlık,
beni inkâr eden, kabûl etmeyen kâfirdir demek, peygamberlik iddiâ etmektir."
Kardeşine yaptığı nasîhatte de buyurdu ki:
"Ey can kardeşim! Bu dünyâ amel yeridir. Karşılık yeri âhirettir. Ameli, işi bitirmeden ücret,
karşılık istemek yersizdir. İş yapma ve amel etme bittiği gün, yapılan işin karşılığı ihsân
olunacaktır."
Kötü ve zararlı kimselerle berâber bulunmanın mahzurları ile şüphelilerden sakınmak
hususunda da:
"Zararlı kimselerin sohbetinden, arkadaşlığından, şüpheli yiyeceklerden ve çeşitli şeyleri
istemek arzularından sakınınız. Bu üç kelimenin bildirdiği mânâları iyi düşününüz." buyurdu.
Talebelerinden birisi kendisi için nasîhat isteyince ona hitâben buyurdu ki:
"Azîzim, nasîhatimi can kulağı ile dinle! Allahü teâlâ hâzır ve nâzırdır. Her işini görmekte,
her yaptığını bilmektedir. O hâlde bilerek, anlayarak söyle. Bilerek anlayarak dinle. Bilerek
anlayarak iş yap. Bunu bilerek dur. Bunu bilerek yürü. Kısaca bugün öyle ol ki, yarın mahcûb
olmayasın. Birkaç gece rahatsız ol da, sonsuz râhata kavuş."
"İyi ameli sonraya bırakıp tehir edenler helâk oldular. Sen dersin ki, yarın yaparım. Ya yarına
kavuşamazsan! Yâhut kavuşur da, bu imkân, sıhhat, kuvvet ve rahatlığı bulamazsan. O zaman
çok pişmân olursun. Beyt:
Çalış, ibâdet et, bırak emeli,
Son nefese kadar bırakma ameli.
İnsan kendi başına değildir ki, istediğini yapsın, her bulduğunu alsın. Allahü teâlâ mahşer
yerinde, herkese amelini gösterecektir. Hareketlerinden, hareketsizliklerinden, yaptıklarından
ve söylediklerinden herkes hesap verecektir. İşin esâsını düşünmelidir. Şefkatli bir ana gibi
daha ne kadar kendi üzerine titreyeceksin. Ne zamâna kadar, kıymetli cevherleri bırakıp,
çocuklar gibi ceviz, kozalak peşine koşacaksın."
Ömrünü İslâmiyet'i öğrenmek, öğretmek ve kıymetli eserler yazmakla geçiren Abdülehad
Serhendî hazretleri 1710 (H.1122) senesinde Serhend'de vefât etti. Orada defn edildi.
Sohbetlerinde birçok âlim ve evliyâ yetiştiren Abdülehad Serhendî hazretleri birçok kitap
yazdı. Babasının güzel ahlâkını ve yüksek hâllerini Letâif-i Medîne adlı bir kitapta topladı.
Öteki eserlerinden bâzıları şunlardır: 1) Beydâvî Tefsî'rinin bâzı kısımlarına yazdığı
hâşiyeler. 2) Mevedde. 3) Menşûr-üd-Dürer fî Fedâil-is-Suver. 4) Sehâif-i Tis'a, 5)
Bürhân-ı Celî, 6) Bedâyi-üş-Şerâî, 7) Cennât-ı Semâniyye, 8) Sebîl-ür-Reşâd, 9)
Esrâr-ül-Cumâ, 10) Risâle-i Men'i Sebâbe, 11) Şevâhid-üt-Tecdîd, 12) Hayr-ül-Kelâm,
13) Münâcât-ı Kebîr, 14) Münâcât-ı Sagîr, 15) Kısâs ber-Hak, 16) Neşr-ül-Itr, 17) Şerh-i
Kelime-i Tesbîh, 18) Şerh-i Kelime-i Tehlîl, 19) Şerh-i Mektûbât-ı Müceddîdî, 20)
Ensâr-ül-Fakr.
;1)4,$!&#>->!&)=31++$%
Abdülehad Serhendî kendisinden nasîhat isteyen birine şu mektubu yazdı:
"Azîzim! Evvelkiler çok amel etselerdi, az kabûl ederlerdi. Şimdikiler az bir şey yapsalar,
çok kabûl ediyorlar. Bir gümüş verseler, bir altın verdik diyorlar. Çünkü şimdi bid'atler
çoğaldı, nefsin arzuları her yerde mevcut, zulmet dalgaları ise, birbiri ardınca gelmektedir.
Heybetinden öncekilerin ve sonrakilerin titrediği, cinlerin, insanların ve hayvanların
dehşetinden şaşırdığı büyük korku geldi. Haşir ve neşir günü çok yaklaştı. Bir bölük
Cennet'e, bir bölük Cehennem'e gitsin denecek gün geldi çattı. İşte bunları düşünüp
uyanmalı, hakîkatleri gören gözleri açmalıdır. Akıllı gençlere, düşünen yaşlılara yazıklar
olsun ki, gaflet pamuğunu kulaklarından çıkarmıyorlar ve gurur perdesini basîret
gözlerinden uzaklaştırmıyorlar.
Azîzim! Gençlik en büyük nîmettir. Elden geldiği kadar en iyi vakitleri, en iyi işlere sarf
etmelidir. Kıymetli cevherleri, çocuklar gibi oyuncaklarla değişmemelidir. İstîdâd
toprağınız temiz ve yüksektir. Sakın onu boş koymayın. Yâhut bozuk tohum ekmeyin."
Abdülehad Serhendî hazretlerinin hepsi âlim, fazîlet ve güzel ahlâk sâhibi dört oğlu vardı.
Bunlardan birincisi Şeyh Ebû Hanîfe'dir. Abdülehad Serhendî'nin vefâtından sonra beş veya altı
sene onun dergâhında kalıp talebelerine ders verdi. Daha sonra ishal hastalığından vefât etti. Ebû
Hanîfe'nin iki oğlundan biri olan Muhammed Zeki babasının hac için gittiği iki seferde hizmetinde
bulundu. Abdülehad Serhendî hazretlerinin ikinci oğlu Şeyh Muhammed Takî olup, zâhirî ve
mânevî fazîletlerle süslenmişti. Uzun müddet babasının dergâhının hizmetini görmüştür. Pekçok
kimse onun vâsıtasıyla hidâyete kavuşmuştu. Babası Abdülehad Serhendî hazretleri gibi güzel
şiirler söylerdi. Abdülehad Serhendî hazretlerinin üçüncü oğlu Şeyh Muhammed Murâd idi.
Babasının Haremeyn'e, Mekke ve Medîne'ye yaptığı yolculuk sırasında onun hizmetini görmüştü.
Onun da Şeyh Enverullah isimli bir oğlu
vardı. Abdülehad Serhendî hazretlerinin dördüncü oğlu Nûr-ul-Hak idi. Zâhirî ilimlerle ve bâtınî
feyzlerle süslenmişti.
Abdülehad Serhendî hazretlerinin talebelerine ve sevdiklerine yazdığı mektupları, halîfelerinden
Muhammed Murâd Keşmîrî toplamıştır. Mevlânâ Abdullah Cân Fârûkî tertib etmiştir. Ekserisi
Farsça olup, içerisinde yüz on dokuz mektup vardır.
1) Gülşen-i Vahdet Mukaddimesi
2) Umdet-ül-Makâmât; s.243
3) Persian Literature; c.2, s.1257
4) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.1, s.662
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.16, s.258
6) İslâm MeşhûrlarıAnsiklopedisi; c.1, s

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder