Bağış Yap

Amount :
Other : USD

15 Nisan 2013 Pazartesi

ABDURRAHMÂN EFENDİ (Zileli)


ABDURRAHMÂN EFENDİ (Zileli);
On yedinci asır Anadolu velîlerinden. Zileli olup doğum târihi ve âilesi hakkında bilgi
bulunmamaktadır. Tahsîl ve terbiyesini Zile'deki âlimlerden aldığı anlaşılmaktadır.
Abdurrahmân Efendi daha sonra Kastamonu'ya gelerek Şeyh Şâbân-ı Velî tekkesinde Mustafa
Çelebi Efendiden dersler aldı. Evliyâlık yolunda ilerledi. 1660'da Şeyh Mustafa Çelebinin
vefâtı üzerine Şâbân-ı Velî tekkesinde sekizinci şeyh olarak irşâd makâmına oturdu. Bir
taraftan talebe yetiştiriyor, diğer taraftan halka vâz ve nasîhatler vererek Allahü teâlânın emir
ve yasaklarını bildirmeye devâm ediyordu.
Ağır başlı, vakar ve heybet sâhibi, sâkin bir zât idi. Edeb ve hayâsı çok yüksekti. Sabah
namazını evvel vaktinde kılar, bu vakitten kuşluk vaktine kadar talebelere ders verirdi. Sonra
evine gider, öğle namazı vaktinde tekrar gelip namazı kıldırırdı. Namazı kılınca bir saat halka
vâz ve nasîhat eder sonra talebelerine ders vermeye devâm ederdi. En ince meseleleri çok
güzel îzâh eder ve anlatırdı. Sorulan suâllere derhal ve yerinde cevaplar verirdi. Yüksek
hâlleri ve kerâmetleri ile Kastamonu'da yediden yetmişe herkesin sevip saydığı, candan
bağlandığı bir kimse idi.
Abdurrahmân Efendi 13 sene Şeyh Şâbân-ı Velî tekkesinde insanlara doğru yolu göstermekle
meşgûl oldu. 1673 senesi içerisinde vasiyetnâmesini yazarak Amasya'da bulunan ve orada
halkı irşâd etmekte olan Şeyh İbrâhim Efendiye gönderdi. Vasiyetnâmenin özeti şu şekildedir:
"Ey benim aziz kardeşim Hâfız İbrâhim Efendi! Size dahî` mâlum olsun ki biz zâhirî olarak
hacca gitmeye niyet edip onun tedâriki ile meşgûl iken, bir seher vaktinde gaipten bir sedâ
geldi. "Hazır ol mânevî hacca gitsen gerektir." denildi. Biz cenâb-ı Hakk'ın emrini
beklemekte iken Recep ayının yirmi yedinci gecesi ki mîrâc gecesi ruhlar âleminde
geziyorduk. Resûl-i ekrem mîrâca giderken bindiği burağa binmiş olarak geldiler. Bizi de
burağın arkasına aldılar ve gittik. Levh-i mahfûzun yanına varınca; "Siz burada eğlenin,
bundan öte izin yoktur." buyurdular. Levh-i mahfûza nazar eyledik, baktık ki kendimizin
Şâban ayında dünyâ evinden âhirete gideceğimizi, sizin de Şâban Efendi Tekkesinde şeyh
olacağınızı gördük. Ey benim kardeşim! Levh-i mahfûzda yazılan sizsiniz. Hemen fakîre duâ
eyle ve duâdan unutmayıp tekkede meşgâle ve mücâhede Allahü teâlânın dînini yaymakla
meşgûl olup gayret kemerini yedi yerden kuşanıp ve benim evlatlarımı dahi gözden ve
gönülden çıkarmayınız. Kapı dervişi Molla Hasan altı senedir tekkenin hizmetindedir. Lâkin
irşâdı sizden olmakla bu zamâna tehir edilmiştir. İrşâd ile faydalanmadıkça salıvermemenizi
ricâ ederiz. Bize lâzım olan hakkı tebliğ eylemektir."
Şeyh Abdurrahmân Efendi bu vasiyetnâmeyi İbrâhim Efendiye gönderdikten sonra yazdığı
gibi 1673 (H.1083) senesi Şâbanında hayâta gözlerini kapadı. Kastamonu'daki Şâbân-ı Velî
hazretlerinin türbesine defnolundu.
1) Kastamonu Evliyâları; s.39-41
2) Menâkıb-ı Şâbân-ı Velî; s.50

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder