Bağış Yap

Amount :
Other : USD

27 Nisan 2013 Cumartesi

Silsile-i aliyye - 12- Alî Râmîtenî


12- Alî Râmîtenî
Ali Ramiteni hazretleri, insanları Hakka dâvet eden, onlara do ru yolu gösterip, gerçek
saadete kavu turan ve kendilerine “Silsile-i aliyye” denilen büyük âlim ve velîlerin
onikincisidir. Buhara yakınlarındaki Râmiten kasabasında do du.
Herkese yol gösteren, kalbinden nur fı kıran Mahmud-i ncirfagnevî hazretlerinden çok
faydalandı. Evliyalık derecelerine kavu tu. Maddî ilimlerde de yükseldi. bâdet ve derslerden
sonra helâl lokma kazanmak için dokumacılık yapardı. Bu sebeple kendisine dokumacıların
eyhi manasına Pir-i Nessac derlerdi.
Bir talebesi kendisine bir yemek getirmi ti. Ona "Getirdi in bu yemek, sıkıntılı bir
anımızda imdada yeti ti. Sen de bizden her ne muradın var ise iste! Çünkü hacet kapısı u
anda açıktır." buyurdu. Genç de; " limde ve evliyâlık makâmında size benzemekten ba ka
bir arzum yoktur!" dedi. O da, "Çok zor ve yükü a ır bir i arzu ettin. Bunun yükünü
kaldıramazsın." buyurdu. Genç ise; "Dünyada tek muradım, aynen sizin gibi olmaktır. Fakat
yine de her emrinize razıyım." dedi. O da, gence teveccüh etti. O genç, bir müddet sonra
zahir ve batında Allahü teâlânın izniyle hocasının derecelerine kavu tu. Fakat a k sarho u
olup, kendinden geçti. Öylece kırk gün sonra vefat etti. Ona bir anda kendi makamlarını
verip, kendisi gibi yaptı ı için, iki aziz manasında, üstadın ismi de "Azizan" olarak kaldı.
Ali Ramiteni hazretleri ömrünün sonlarına do ru Buhârâ'dan Harezm'e geldi. Sur
kapısında konakladı ve oranın padi ahına iki talebesini gönderdi. "Sultâna gidiniz. Fakir bir
dokumacı, ehrinize gelmi tir. zin verirseniz burada kalacak, izin vermezseniz geri
gidecektir, deyiniz. E er izin verirse, sultanın elinden mühürlü bir belge alın." buyurdu.
Talebeleri gidip sultana durumu arz ettiler. Sultan böyle bir iste i ilk defa duydu u için tuhaf
kar ıladı ise de, mühürlü bir belge verdi. Bu belgeyi talebeler getirdiler. Azizan hazretleri
ehrin kenarında bir semte yerle ti.
Her gün i çilerin toplandı ı pazara gidip, içlerinden birkaç ki iyi alırdı. Onlara günlük
yevmiyelerini sorduktan sonra; " imdi abdest alıp, ikindi namazına kadar sohbetimize
katılın. kindiden sonra da ücretlerinizi alıp evlerinize dönün." buyururdu. çiler,
çalı madan oturmak suretiyle, ibadetlerini de yaparak hiç i itmedikleri eyleri ö reniyorlar,
ak ama do ru ise ücretlerini almayı ganimet biliyorlardı. sohbetine bir defa katılan, sohbetin
lezzetine doyamayıp, bir daha ayrılamıyordu. Bu durum, bütün ehre yayıldı. Herkes talebesi
olmak can atıyordu. Her gün evi dolup dolup bo aldı, duasını almak için herkes birbiriyle
yarı tı. Nihayet bazıları, durumu sultana öyle anlattılar:
" ehirde bir hoca türedi, herkes akın akın ona ko uyor. Onun bir dedi i iki edilmiyor.
Her arzusunu, emirmi gibi yapmak için yarı ediyorlar. Bu gidi le ehirdekiler, onu
ba larına sultan seçerler de saltanatınızdan olursunuz.”
Sultan, da onun ehirden çıkması için bir ferman yazdırıp adamlarıyla gönderdi. O da
gelenlere, "Bizim, ehirde yerle ece imize dair imzalı ve mühürlü bir fermanımız var.
Sultan, e er kendi imzasını, mührünü ve iznini inkâr ediyorsa, biz de çıkıp gitmeye razıyız."
cevâbını verdi. Bu cevabı sultana bildirdiler. Sultan, verdi i izni geri almak küçüklü üne
dü medi. Ayrıca gelip sohbetine katıldı. Onun sohbetindeki lezzeti ve inceli i iyi anlıyan
sultan, onun en önde gelen talebelerinden oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder