11- Mahmûd-i Encirfagnevî.
Mahmud-i Encirfagnevi hazretleri, insanları Hakka davet eden, onlara do ru yolu
gösterip, hakiki saadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve
velilerin on birincisidir. Maveraünnehrin Tur-i Sina gibi mukaddes bir yer olmasına vesile
olan, orayı nurlandıran büyük âlim ve velilerden olan Mahmud-i ncirfagnevi, Buhara'nın
Fagne köyünde do du. 1315 senesinde vefat etti. Mimarlık ile geçinirdi.
Hace Ârif-i Rivegeri hazretlerinin derslerinde ve sohbetlerinde yeti ip, kemâle geldi.
Maddi ve manevi ilimlerde zamanının büyük âlimlerinden oldu. nsanları ir ad etmek ve
onlara saadet yolunu göstermek için hocasından icazet aldı. Birçok âlim yeti tirdi. Binlerce
kimsenin, dalaletten hidayete, yani sapıklıktan do ru yola ve saadete kavu masına vesile
oldu. Yeti tirdi i âlimlerin en büyü ü ve kendisinden sonra halifesi Hace Ali Ramitenidir.
Hocası Ârif-i Rivegeri'den icazet alıp, insanları do ru yola ir ad ile vazifelendirilince,
vaktin gere i sesli zikre ba ladı. Sesli zikre ilk ba laması, hocasının vefat hastalı ı sırasında,
Riveger tepesi üzerinde olmu tu. Hace Ârif bu zaman; " imdi vaktidir" buyurdu. Bu
sözünü, kabulüne i aret tutmu lardır. Hace Ârif Rivegeri'nin vefatından sonra, Kale Kapısı
önündeki mescitte sesli zikre devam eyledi. Vaktinin büyük âlimlerinden Hace Muhammed
Parisa'nın dedelerinden Mevlana Hafızuddin, âlimlerin üstadı emsüleimme Hulvani'nin
i areti ile, Buhara'da, o zamanın en büyük imam ve âlimlerinin huzurunda, Hace Mahmud'a;
"Siz hangi niyetle cehri (sesli) zikr ile me gul oluyorsunuz?" diye sordu. Cevabında;
"Uyuyanları uyandırmak, gâfillere i ittirmek ve insanları dinin ana caddesi ve do ru
yolu üzerinde yürütmek, hakikate te vik etmek, böylece insanların, bütün iyiliklerin
anahtarı, her saadetin esası olan tövbeye ve bir büyü e ba lanmalarına sebep olmak
istiyorum" buyurdu. Bunu duyunca, Mevlana Hafızuddin ona; "Niyetiniz böyle dürüst
olunca, böyle zikretmeniz caiz olur." dedi. Mahmud-i ncirfagnevi buyurdu ki: "Sesli zikri
ancak, dili yalandan ve gıybetten, midesi haram ve üpheliden temiz, kalbi riyadan ve
gösteri ten uzak, sırrı Rabbinden ba ka her eye teveccühten münezzeh olan
yapabilir."
Büyük âlim Ali Ramiteni anlatır: "Hace Mahmud-i ncirfagnevi zamanında, dervi lerden
biri Hızır aleyhisselamı gördü ve ona; "Bu zamanda kendisine uyulacak eyh kimdir?"
diye sordu. Hz. Hızır, "Hace Mahmud-i ncirfagnevidir." dedi.
Hz. Hızır ile görü üp o suali soran zatın, Ali Ramiteninin kendisi oldu u
bildirilmi lerdir.
Bir gün Hace Ali Ramiteni, Hace Mahmud-i ncirfagnevi'nin ba lıları ile Ramiten
sahrasında iken, havada uçan büyük beyaz bir ku gördüler. Onların ba larının üzerine
gelince, açık bir dille; "Ey Ali, kâmil er ol! Sözüne ba lı kal, yapı tı ın ete e sımsıkı
sarıl, ahdini bozma!" dedi. Bu ku u görmek, söylediklerini duymakla, arkada larını bir hâl
kapladı, kendilerinden geçtiler. Kendilerine geldiklerinde, ku tan ve konu masından
sordular. Ali Ramiten buyurdu ki: "O, Hace Mahmud-i ncirfagnevi idi. Allahü teâlâ ona bu
kerameti ihsan eyledi. imdi Hace Dıhkan hastadır, Son anlarını ya amaktadır. Onu ziyarete,
yoklamaya gidiyor. Çünkü o, Allahü teâlâdan son nefeste, kendisine yardımcı olması için
evliyasından birini göndermesini istemi ti. Hace, bu sebeple onun yanına gidiyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder