Bağış Yap
30 Nisan 2013 Salı
Silsile-i aliyye - 26- Seyyid Nur Muhammed
26- Seyyid Nur Muhammed
Seyyid Nûr Muhammed hazretleri, evliyânın büyüklerinden. nsanları Hakk'a davet
eden, do ru yolu gösterip hakiki saadete kavu turan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen
büyük âlim ve velîlerin 26.sıdır. Seyyid olup soyu Peygamber efendimize ula ır. Türbesi,
Hindistan'ın Delhi ehrindedir.
Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri, ilmini ve feyzini mam-ı Rabbani
hazretlerinin torunu, büyük âlim ve mür id-i kamil Muhammed Seyfüddîn-i Farûkî'den aldı.
Onun derslerinde ve sohbetlerinde yeti ip icâzet aldı. limde o kadar yükselmi ti ki
zamanının yegane âlimi ve rehberi idi. nsanlar ondan feyz almak için sohbetine
ko mu lardır. Bir teveccühü ile talebelerinin kalbleri zikretmeye ba lardı. "Sokakta
günahkârla kar ıla mak kalbde zulmet hasıl eder." buyurur ve talebelerinin hangi günahı
i leyenle kar ıla tı ını haber verirdi. Yeti tirdi i talebelerin en me huru ve halifesi,
"Mazhar-ı Cân-ı Cânân" hazretleri olup, evliyânın büyüklerindendir.
üpheli eylerden ve haramlardan sakınma hususunda gayreti son dereceye ula mı tı.
Yiyece i ekme in ununu helâlden tedarik eder, hamurunu kendi yo urup, pi irir ve iyice
acıkınca azar azar yerdi. Tasavvufta ilâhî a k ile kendinden geçme hâli pek ziyade idi. 15
sene bu hâl üzere ya adı ve tasavvufî hâllere gark oldu. Ömrünün son zamanlarında bu
hâlden ayıklık hâline dönmü tür.
Sünnet-i seniyyeye uymakta, edeblerde de Peygamber efendimize tâbi olmakta büyük
bir dikkat gösterirdi. Peygamber efendimizin hayatını ve yüksek ahlâkını anlatan kitapları
devamlı yanında bulundurur, bunları okuyup, hâllerinde ve i lerinde Resûlullah efendimize
uymaya çalı ırdı.
Bir defasında helâya girerken, yanlı lıkla önce sa aya ını içeri atınca tasavvuftaki
hâlleri ba landı. Üç gün Allahü teâlâya yalvarıp, niyazda bulunduktan sonra hâlleri tekrar
açıldı.
Daima murakabede bulunurdu. Böylece, Allahü teâlâdan ba ka her eyi unutup, Allahü
teâlâya yönelerek çok ibâdet yaptı ından beli bükülmü tü.
Bir gün birisi yiyecek bir ey hediye getirmi ti. Kendisine takdim edilince, "Bu
yiyecekte bir zulmet gözüküyor, lütfen bir ara tırınız!" buyurdu. Bu yiyecek helâldendir diye
arz ettiler. Fakat ara tırınca, bu yiyece in gösteri niyetiyle hazırlandı ını anladılar.
Dünyaya dü kün olan bir kimse, kendisinden emanet bir kitap istedi inde verirdi. Kitap
geri getirilince o kitabı bir yere kor üç gün bekletirdi. Verdi i kimseden kitap üzerine sirayet
eden zulmet, sohbeti bereketiyle da ıldıktan sonra alıp okurdu.
Bir defasında bir talebesi huzuruna giderken, yolda gözü yabancı bir kadına takılıp ona
bakmı tı. Hocasının huzuruna girince, sende zina zulmeti görüyoruz buyurarak yabancı
kadına bakması sebebiyle günaha girdi ine i aret etmi tir.
Eshab-ı kirama dü manlık besleyen, râfizî iki ki i , râfizî olduklarını saklayıp, kendisine
tâbi olmak istediklerini söylemi lerdi. Onlara, "Önce bozuk itikadınızdan vazgeçin sonra tâbi
olma arzusunda bulunun" buyurdu. Biri, bu kerameti görünce, hemen tövbe edip, sapık
itikadından vazgeçti.
Kendisi anlatır: "Bir gün hocamın kabrini ziyarete gitmi tim. Kabri ba ında murakabeye
daldım, hocamı kabrinde görüp, konu tum. Kefeni ve bedeni hiç çürümemi ti. Sadece
ayaklarının alt kısımlarına toprak tesir edip hafif dökülmü tü. Bunun sebebini kendisinden
sordum, dedi ki: "Sahibinden izinsiz, o geldi i zaman geri vermek niyetiyle bir ta alıp,
abdest aldı ım yere koydum. Abdest alırken o ta ın üzerine bastım. Ayaklarımda gördü ün
topra ın tesiri bu sebepledir."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder