Bağış Yap
23 Nisan 2013 Salı
Silsile-i aliyye - Muhammed aleyhisselam
Muhammed aleyhisselam
Muhammed aleyhisselam, Allahü teâlânın Resulüdür. Habibidir. Peygamberlerin en
üstünü ve sonuncusudur. Babası Abdüllahdır. Miladın be yüzyetmi bir [571] senesi nisan
ayının yirmisine rastlayan, Rebi’ul-evvel ayının onikinci pazartesi gecesi, sabaha kar ı,
Mekkede tevellüd etdi. Babası, daha önce vefat etmi idi. Altı ya ında iken annesi, sekiz
ya ında iken dedesi vefat etdi. Sonra, amcası Ebu Talibin yanında büyüdü. Yirmibe ya ında
iken, Hadice-tül-kübra ile evlendi. Bundan dört kızı, iki o lu oldu. lk o lunun adı Kasım
idi. Bundan dolayı, kendisine (Ebül-Kasım) da denir. Kırk ya ında iken, bütün insanlara ve
cinne Peygamber oldu u bildirildi. Üç sene sonra, herkesi imana ça ırma a ba ladı.
Allahü teâlâ, sevgili Peygamberine verdi i iyilikleri, ihsanları sayarak, Onun mubarek
kalbini ok arken, kendine güzel huylar verdi ini, (Sen güzel huylu olarak yaratıldın)
mealindeki ayet-i kerime ile bildirmekdedir. Akreme buyuruyor ki, Abdüllah ibni Abbasdan
i itdim: Bu ayet-i kerimedeki (Huluk-ı azim), ya’ni güzel huylar, Kur’an-ı kerimin
bildirdi i ahlakdır. (Hadaik-ul-hakayık) kitabında diyor ki, (Ayet-i kerimede, (Sen huluk-ı
azim üzeresin) buyuruldu. Huluk-ı azim demek, Allahü teâlâ ile sır, gizli eyleri bulunmak,
insanlar ile de güzel huylu olmak demekdir. Çok kimselerin islam dinine girmesine,
Resulullahın güzel ahlakı sebeb oldu).
Muhammed aleyhisselamın bin mu’cizesi göründü, dost dü man herkes de bunu söyledi.
Bu kadar mu’cizelerin en kıymetlisi, edebli olması ve güzel huyları idi.
(Kimya-i Se’adet) kitabında diyor ki, (Ebu Sa’id-i Hudri buyurdu ki, Resulullah,
hayvana ot verirdi. Deveyi ba lardı. Evini süpürürdü. Koyunun sütünü sa ardı.
Ayakkabısının sökü ünü dikerdi. Çama ırını yamardı. Hizmetcisi ile birlikde yirdi.
Hizmetcisi el de irmeni çekerken yorulunca, ona yardım ederdi. Pazardan öte beri alıp torba
içinde eve getirirdi. Fakirle, zenginle, büyükle, küçükle kar ıla ınca, önce selam verirdi.
Bunlarla müsafeha etmek için, mubarek elini önce uzatırdı. Köleyi, efendiyi, be i, siyahı ve
beyazı bir tutardı. Her kim olursa olsun, ça ırılan yere giderdi. Önüne konulan eyi, az olsa
da, hafif, a a ı görmezdi. Ak amdan sabaha ve sabahdan ak ama yemek bırakmazdı. Güzel
huylu idi. yilik etmesini sever idi. Herkesle iyi geçinirdi. Güler yüzlü, tatlı sözlü idi.
Söylerken gülmezdi. Üzüntülü görünürdü. Fakat, çatık ka lı de ildi. A a ı gönüllü idi.
Fakat, alçak tabi’atli de ildi. Heybetli idi. Ya’ni saygı ve korku hasıl ederdi. Fakat, kaba
de ildi. Nazik idi. Cömerd idi. Fakat, israf etmez, faidesiz yere bir ey vermezdi. Herkese
acır idi. Mubarek ba ı hep önüne e ik idi. Kimseden bir ey beklemezdi. Se’adet, huzur
isteyen, Onun gibi olmalıdır.)
(Mesabih) kitabında, Enes bin Malik buyuruyor ki, (Resulullaha on sene hizmetcilik
etdim. Bana bir kerre üf demedi. unu niçin böyle yapdın, bunu niçin yapmadın buyurmadı).
Yine (Mesabih)de, Enes bin Malik diyor ki, (Resulullah insanların en güzel huylusu idi.
Beni birgün, bir yere gönderdi. Vallahi gitmem dedim. Fakat, gidecektim. Emrini yapmak
için dı arı çıkdım. Çocuklar sokakda oynuyordu. Onların yanından geçerken arkama bakdım.
Resulullah arkamdan geliyordu. Mubarek yüzü gülüyordu. (Ya Enes! Dedi im yere gitdin
mi?) buyurdu. Evet gidiyorum ya Resulallah dedim).
Ebu Hüreyre diyor ki, (Bir gazada, kafirlerin yok olması için düa buyurmasını
söyledik. (Ben, la’net etmek için, insanların azab çekmesi için gönderilmedim. Ben,
herkese iyilik etmek için, insanların huzura kavu ması için gönderildim) buyurdu).
Enbiya suresinin yüzyedinci ayetinde mealen, (Seni, alemlere rahmet, iyilik için
gönderdik) buyuruldu.
Ebu Sa’id-i Hudri (Resulullahın hayası, bakire islam kızlarının hayalarından daha
çokdu). buyurdu
Enes bin Malik diyor ki, (Resulullah bir kimse ile müsafeha edince, o kimse elini
çekmedikce, mubarek elini ondan ayırmazdı. O kimse, yüzünü çevirmedikce, mubarek
yüzünü ondan çevirmezdi. Bir kimsenin yanında otururken iki diz üzerinde oturur, ona saygı
olmak için mubarek baca ını dikip oturmazdı).
Cabir bin Sümre diyor ki, (Resulullah az konu urdu. Lüzumlu oldu u zaman veya
bir ey sorulunca söylerdi). Bundan anla ılıyor ki, her müslümanın (Mala-ya’ni), faidesiz ey
söylememesi, susması lazımdır. Mubarek sözlerinde tertil ve tersil vardı. Ya’ni, gayet açık
ve metodlu konu ur ve kolay anla ılırdı.
Enes bin Malik buyuruyor ki, (Resul hastayı ziyarete gider, cenaze arkasında yürür,
ça rılan yere giderdi. E e e de binerdi. Resul aleyhisselamı Hayber gazasında gördüm.
Yuları bir ip olan e ek üzerinde idi. Resul sabah namazından çıkınca, Medine çocukları ve
i çileri su dolu kablarını önüne getirirler. Mubarek parma ını içine sokmasını dilerlerdi. Kı
ve so uk su olsa da, herbirine mubarek parma ını sokar, gönüllerini yapardı). Yine Enes
diyor ki, (Bir küçük kız, Resul aleyhisselamın elini tutup bir i için götürseydi, birlikde
gider, mü kilini hal ederdi).
Cabir diyor ki, (Resul aleyhisselamdan bir ey istenip de yok dedi i i itilmedi).
Enes bin Malik buyuruyor ki, (Resul ile birlikde gidiyordum. Üzerinde bürd-i Necrani
vardı. Ya’ni Yemen kuma ından bir palto vardı. Arkadan bir köylü gelip, yakasından öyle
çekdi ki, paltonun yakası mubarek boynunu çizdi, yeri kaldı. Resul geriye döndü. Köylü
zekat malından bir ey istedi. Resul, onun bu haline güldü. Ona bir ey verilmesi için emr
buyurdu). (Tetimmet-ül mazher) kitabında diyor ki, (Buradan anla ılaca ına göre,
insanların ba ında bulunan kimsenin, Resul aleyhisselama uyarak, bunların eza ve
sıkıntılarına katlanması lazımdır. Zaten sıkıntıya katlanmak, herkes için iyi bir huydur.
Üstlerin katlanması ise daha güzel olur).
(Zad-ül Mukvin) kitabında diyor ki, (Resul aleyhisselamın kom usu bir ihtiyar kadın
vardı. Kızını Resul aleyhisselama gönderdi. Namaz kılmak için örtünecek bir elbisem yok.
Bana, namazda örtünecek bir elbise gönder diye yalvardı. Resul aleyhisselamın o anda ba ka
elbisesi yokdu. Mubarek arkasındaki antariyi çıkarıp, o kadına gönderdi. Namaz vakti
gelince, elbisesiz mescide gidemedi. Eshab-ı kiram, bu hali i itince, Resul o kadar
cömerdlik yapıyor ki, gömleksiz kalıp, mescide cema’ate gelemiyor. Biz de her eyimizi
fakirlere da ıtalım dediler. Allahü teâlâ, hemen sra suresinin 29. ayetini gönderdi. Önce
habibine, hasislik etme, bir ey vermemezlik yapma buyurup, sonra da, sıkıntıya dü ecek ve
namazı kaçırarak, üzülecek kadar da da ıtma! Sadakada ortalama davran buyurdu.
O gün, namazdan sonra, hazret-i Ali “kerremallahü vecheh”, Resulullahın yanına gelip,
(Ya Resulallah ! Bugün, çoluk çocu uma nafaka yapmak için sekiz dirhem gümü ödünc
almı dım. Bunun yarısını size vereyim. Kendinize antari alınız) dedi. Resul çar ıya çıkıp, iki
dirhem ile bir antari satın aldı. Geri kalan iki dirhem ile yiyecek alma a giderken gördü ki,
bir a’ma oturmu , Allah rızası için ve Cennet elbiselerine kavu mak için, bana kim bir
gömlek verir diyordu. Almı oldu u antariyi bu a’maya verdi. A’ma, antariyi eline alınca,
misk gibi güzel koku duydu. Bunun, Resul aleyhisselamın mubarek elinden geldi ini anladı.
Çünki, Resul aleyhisselamın bir kerre giydi i her ey, eskiyip da ılsa bile, parçaları da misk
gibi güzel kokardı. A’ma düa ederek, (Ya Rabbi! Bu gömlek hurmetine, benim gözlerimi aç)
dedi. ki gözü hemen açıldı. Resulün ayaklarına kapandı.
Resul oradan ayrıldı. Bir dirhem ile bir antari satın aldı. Bir dirhem ile de yiyecek satın
alma a giderken, bir hizmetci kızın a ladı ını gördü. (Kızım, niçin böyle a lıyorsun?)
buyurdu. Bir yehudinin hizmetcisiyim. Bana bir dirhem verdi. Yarım dirhem ile bir i e ve
yarım dirhem ile de ya satın al dedi. Bunları alıp gidiyordum. Elimden dü dü. Hem i e,
hem de ya gitdi. imdi ne yapaca ımı a ırdım dedi. Resul, son dirhemini kıza verdi.
(Bununla i e ve ya al. Evine götür) buyurdu. Kızca ız, eve geç kaldı ım için, yehudinin
beni dö ece inden korkuyorum dedi. Resul , (Korkma! Seninle birlikde gelir, sana bir ey
yapmamasını söylerim) buyurdu. Eve gelip, kapıyı çaldılar. Yehudi kapıyı açıp, Resulullahı
görünce a ırıp kaldı. Yehudiye, olanı biteni anlatıp, kıza bir ey yapmaması için efa’at
buyurdu. Yehudi, Resulullahın ayaklarına kapanıp, (Binlerce insanın ba tacı olan, binlerce
arslanın, emrini yapmak için bekledi i ey koca Peygamber! Bir hizmetci kız için, benim gibi
bir miskinin kapısını ereflendirdin. Ya Resulallah! Bu kızı senin erefine azad etdim. Bana
imanı, islamı ö ret. Huzurunda müslüman olayım) dedi. Resul, ona müslümanlı ı ö retdi.
Müslüman oldu. Evine girdi. Çolu una çocu una anlatdı. Hepsi müslüman oldu. Bunlar, hep
Resulullahın güzel huylarının bereketi ile oldu.
O halde, ey müslüman! Sen de Resulullahın güzel huyları gibi ahlaklanmalısın! Hatta,
Allahü teâlânın ahlakı ile ahlaklanmak, her müslümana lazımdır. Çünki, Resul (Allahü
teâlânın ahlakı ile huylanınız!) buyurdu. Mesela, Allahü teâlânın sıfatlarından biri
(Settar)dır. Ya’ni günahları örtücüdür. Müslümanın da din karde inin aybını, kusurunu
örtmesi lazımdır. Allahü teâlâ, kullarının günahlarını afv edicidir. Müslümanlar da,
birbirlerinin kusurlarını, kabahatlerini afv etmelidir. Allahü teâlâ kerimdir, rahimdir. Ya’ni
lutfü, ihsanı boldur ve merhameti çokdur. Müslümanın cömerd ve merhametli olması
lazımdır. Bütün güzel ahlak da böyledir.
Resul aleyhisselamın güzel huyları pek çoktur. Her müslümanın bunları ö renmesi ve
bunlar gibi ahlaklanması lazımdır. Böylece, dünyada ve ahıretde felaketlerden, sıkıntılardan
kurtulmak ve O iki cihan efendisinin efa’atine kavu mak nasib olur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder