Bağış Yap
30 Mayıs 2013 Perşembe
AHMED DİYOBENDÎ
AHMED DİYOBENDÎ;
Hindistan'da yetişen velîlerden. Doğum ve vefât târihleri belli değildir. Sehârenpûr'a yakın
Diyobend şehrinde doğdu. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. İlim öğrenmek için çeşitli
beldeleri dolaştı. Serhend şehrine giderek İmâm-ı Rabbânî hazretlerine talebe oldu. İhlâsı
sebebiyle İmâm-ı Rabbânî'nin iltifat ve merhametine kavuştu. İmâm-ı Rabbânî, Ahmed
Diyobendî'nin terbiyesini halîfesi Mîr Muhammed'e havâle etti. Ahmed Diyobendî ondan
pekçok mânevî ilimler elde etti. Sonra tekrar İmâm-ı Rabbânî'nin huzûruna gelip,
sohbetlerine devâm ederek kemâle geldi. Bir süre sonra icâzet, diploma ve halîfelik aldı.
Ahmed Diyobendî'nin sohbetleri çok tesirliydi. Dinleyenler kendinden geçerdi. Pekçok talebe
feyz almak için ona mürâcaat etti. Onun teveccüh ve tasarrufları gâyet tesirliydi. Bir süre
Ekberabat'ta insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattı ve onlara doğru yolu
gösterdi. Onun sohbetlerinin bereketi ile Bengâle'nin ileri gelenlerinden Kâsım Han, Eshâb-ı
kirâm düşmanlığından vazgeçip, Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdına kavuştu. Ahmed
Diyobendî'nin huzûrunda tövbe edip, talebeliğe kabûl edilmesini istedi. Talebeliğe kabûlü ile
Ahmed Diyobendî'nin mânevî terbiyesi altına girdi. Hocasına çok muhabbet besleyen Kasım
Han, yüksek mânevî derecelere kavuştu. Kâsım Hanın teklifi üzerine Bengâle'ye giden
Ahmed Diyobendî'ye âlimler, sâlihler, büyük küçük herkes talebe oldu. Bâzı zâtlar ondan
halîfelik ve başkalarını yetiştirmek için icâzet, diploma aldı.
Ahmed Diyobendî, insanlara doğru yolu anlatmak için hilâfet aldığı ilk zamanlarda
hocasıİmâm-ı Rabbânî hazretlerine şöyle bir mektup yazdı:
"Bendeniz kendimde hiç bir mânevî hâl ve kemâl bulmuyorum. İki kişiye zikir ile ilgili bir
vazîfe vermiştik. Onlarda birçok hâller görüldü."
Bunun üzerine İmâm-ı Rabbânî şu cevabı yazdı:
Mektûbunuzda; kendimde bu yolun büyüklerine âit hâller, ilimler ve mârifetlerden bir şey
bulamıyorum. Bununla berâber iki kişiye bu yolu öğrettim. Onlarda bunun tesirleri, garip
hâller görüldü. Bunun sebebi nedir? diye yazıyorsunuz.
Bil ki, o iki kişide görülen hâller, sizin hâllerinizin aksetmesiyle meydana gelmiştir. Sizin
hâlleriniz onların istidâd aynasında görülmüştür. İlim sâhipleri oldukları için kendi hâllerini
bilmişlerdir. Maksat bu hâllerin hâsıl olmasıdır. Bu hâlleri bilmek de ayrı bir devlet ve
nîmettir. Bâzısına bu ilmi verirler, bâzısına vermezler. Bununla berâber her ikisi de evliyâlık
hâlidir. Allahü teâlâya yakın olmakta eşittirler."
1) Hadarât-ül-Kuds; s.349
2) Mektûbât-ı Rabbânî; c.3, 19. mektûb
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder