Bağış Yap

Amount :
Other : USD

17 Haziran 2013 Pazartesi

AHMED MÜRŞİDÎ EFENDİ


AHMED MÜRŞİDÎ EFENDİ;
Anadolu velîlerinden. İsmi, Ahmed Mürşidî'dir. Diyarbakır'da doğdu. Doğum târihi belli
değildir. Kaynaklarda hayatı hakkında fazla bilgiye rastlanmamıştır. Küçük yaşta ilim
tahsiline başlayan Ahmed Mürşidî Efendi, Birecikli Ebû Bekr Efendiden tasavvuf yolunu
öğrendi. Tahsilinin sonunda hilâfet aldı.
Ahmed Mürşidî Efendi, Diyarbakır'da çok talebe yetiştirdi ve insanlara doğru yolu göstermek
için vâz ve nasihatlarda bulundu. Bir gün şöyle vâz etti:
"Ey insanoğlu! Bil ki o sakladığın mallar senin değil hepsi emânettir. Bir gün sen âhirete
göçersin onlar burada kalır. Oraya bir kefenden başka bir şey götüremezsin. Bir gün
biriktirdiğin malları mîrasçılarına bırakıp gidersin. Bütün mal ve mülkün elinden gidip, o
benim malım mülküm dediğin şeyler, yeni sâhiplerinin eline geçer. Her topladığın malın
hesâbını yarın kıyâmet gününde vereceksin. Bu hâlinle kıyâmet günü hâlin ne olacak? Sana
söylenecek en tesirli söz şu olsa gerek: "Sen bu geçici dünyâyı bâkî mi sandın? Hâlbuki
bunların hepsi fânî idi. Çok mal toplayanlar yarın kıyâmet gününde hepsinin hesâbını
vereceklerdir. Birçok soru ve suâlden sonra malının helâl olduğu anlaşılan kimse kurtulur.
Haram ise, elbette azâb ederler. Helâl malın zekâtı sorulur. Eğer hesâbı kolay verirsen
kurtulursun.
Ey bu fânî mülkün rağbetlisi olan insan! Kalbini durmadan, uzun uzun, bitmez tükenmez
emellerle dolduruyorsun. Aklın varsa ihtiyâcından fazlasına heveslenme. Bu fânî âlemde
kimse bâkî kalmaz. Şimdi elinde tuttuğun için, sâhibi olduğunu sandığın şeylerin hiçbirisi
aslında senin değildir. Bir gün bu yerden elbette ayrılacaksın. Topladıklarının hiçbiri bu
dünyâdan seninle berâber gitmez. Mezara bir kefenle girersin. O gözünden bile kıskandığın
malının sefâsını mîrasçıların sürer. Çoğu zaman seni rahmetle anmak akıllarına bile gelmez.
Bu fânî dünyânın malına îtibâr etme. İyi kimselerin yolunda yürü. Malın varsa bile, sakın ona
muhabbet eyleme. Sana emânet olan mallara benim deme, gaflet gösterme. Bilirsin ki bu fânî
âlem bir misâfirhânedir. Bir an önce yolculuk hazırlığı yapmayan divânedir. Bu dünyânın
değişmez âdeti şudur: "Gelen gider konan ise göçer. Çünkü yakında sen de bu dünyâdan
gideceksin. Gönül vermen boşuna, çabuk unutursun. Birisi ile çok dostluk edip ona iyice
alışırsan, ayrılması da çok güç olur. Kim, bu yer benim dedi ise, sonunda o yer onu yedi."
Ahmed Mürşidî Efendi, kendisini doğru yoldan ayırmaması, günahlarını affetmesi, ayıp ve
kusurlarını gizlemesi için sık sık Allahü teâlâya duâ ederdi. Bu duâlarından biri şöyledir:
"Yâ Rabbî! Bizi kötü huylardan koru. Bize, işlerimizi ihlâs ve içtenlikle yapmayı nasîb eyle.
Yâ Rabbî! Bize ihlâs ile amel etmeyi nasîb kıl! Yâ Rabbî! Sen ayıplarımızı gizleyicisin,
kulların günahlarını bağışlayacak da sensin. Çeşitli suçları ile Ahmed kapına geldi. Bütün
sevâbı, senin vahdâniyetini, birliğini bilmesinden ibârettir. O senin sevgili Habîbinin
sallallahü aleyhi ve sellem ümmetindendir. Bütün gece ve gündüz isteği rahmetinle
Cennet'indir. Ettiğim isyanlara pişman olarak sana sığınıp umut kapına geldim. Ey yüceler
yücesi Rabbim! Sen bizi kapından ayırma.
Yâ Rabbî! Bize doğru yolu göster. Sen kerîmsin. Kötü hallerden bizi selim kıl. Nefsimize
ruhsat verme. Akıl ile selâmete erelim. Dâimâ alçak gönüllü olmamızı nasîb eyle! Âmin."
Ahmed Mürşidî Efendi, 1760 (H.1174) senesinde Diyarbakır'da vefât etti. Şehre bir saat
uzaklıktaki Ali Pınarı köyü ile şehir arasına defnedildi. Ahmed Mürşidî Efendinin yazdığı
Ahmediyye isimli eser çok meşhûrdur. Bu eserin Ahmed Bîcan hazretlerine âid olduğu
sanılmışsa da Ahmed Bîcan'la Ahmediyye'nin hiç bir ilgisi yoktur ve bu daha çok Türkçe
manzum bir fıkıh kitâbıdır. Ahmed Mürşidî'nin ayrıca Yûsuf ve Züleyha ile Mevlid-i Nebî
adlı manzum eserleri de vardır.
",(%&61%$%E&61%$%&",(%
Bir gün talebeleri ile sohbet ederken, bir talebesinin nasîhat istemesi üzerine ona şöyle
buyurdu:
"Aslâ dünyâ malına meyletme. Ancak kimseye el açmayacak kadar malın olsun yeter. Bilmez
misin her işin hayırlısı ortasıdır. Dünyâ âhiretin tarlasıdır. Sen bu âleme para ve mal toplamak
için gelmedin. İyi ameller yapmak için geldin. Kimseye el açmayacak ve yetecek kadar mal
kazandıktan sonra, vaktini Hak teâlâya ibâdet ederek geçir. Ondan sonra yat ve istirâhat et.
Unutma, nefsinin de sende hakkı vardır. Topladığın o mal ve mülk senin değil
mîrasçılarınındır. Senin rızkın, ancak âlemlerin rızk vericisi olan Allahü teâlâ tarafından sana
yemen içmen için verilenden ibârettir.
Malım mülküm yok deme. Olmadı diye gam çekme. Bu benim mülkümdür diyene, bir gün
ecel gelir. Bu sûrette o malın sâhibi olduğuna dâir iddâsı yalan olur. Bu yalan dünyâ, dâimâ
insanlara gaflet gömleği giydirir. Bu fânî mülkü elimizden alır. Kendini ona sâhip sanacak bir
yalancı müşteri bulur. O da ölür, yerine başkası çıkar. Dünyânın âdeti böyledir. Verir alır, alır
verir.
Sakın kapına gelen fakirleri boş çevirme. Bir şeyin varsa, gizleyip yok deme. Verdiğin
sadakayı da öğünme vâsıtası yapma. Sağ elinin verdiği sadakayı sol elin bilmesin. Cömertlik
tâcını giymek istiyorsan, Allahü teâlânın aç ve muhtaç kullarını kollamalısın. Allahü teâlânın
huzûrunda makbûl olmak istersen, herkes için hayır dile, insanları şefkatle sev. Kimsenin
işliyeceği hayra mâni olma. Ne kadar iyilik etsen, yaptıklarını sayma. En küçük hayır ve şer
amel defterine yazılır. İhlâsla, içtenlikle ve riyâdan uzak işlediğin bir amelin olsa, Allahü
teâlâ onu amel defterine dağlar kadar büyük olarak geçirtir. İyilik ettiğin kimseye yaptığını
başa kakıcı olma. İyilik ettiğin kimseden sana minnet beslemesini istersen, yaptığın iyiliğin
bir kıymeti kalmaz. Bana iyi desinler diye yapılan iyilikler riyâ eseridir."
1) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.37
2) Ahmediyye
3) Tezkire-i Şu'arâyı Âmid
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.16, s.268

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder