Bağış Yap

Amount :
Other : USD

19 Mart 2014 Çarşamba

AHMED-İ ZERRÛK

AHMED-İ ZERRÛK;
Evliyânın büyüklerinden ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi Ahmed olup, babasının ismi
Ahmed'dir. Nisbetleri el-Bernesî el-Fâsî'dir. Zerrûk ismiyle meşhurdur. Künyesi Ebü'l-Fadl,
lakabı Şihâbüddîn'dir. 1442 (H.846) senesinde Fas'da doğdu. 1493 (H.899)da Batı Trablus'un
Tekrîn nâhiyesinde vefât etti. Doğmasından iki gün sonra annesi, beş gün sonra da babası
vefât etti. Fıkıh ilminde âlim bir kadın olan ninesi, onu himâye edip büyüttü. On yaşında
Kur'ân-ı kerîmi ezberledi ve terzilik sanatını öğrendi. On altı yaşında kırâat ilmini öğrendi.
Bu hususta Ali Satî'den ve Abdullah Fahhâr'dan ders aldı. Bundan sonra da tasavvuf (ahlâk)
ilmini öğrendi. Risâlet-ül-Kudsiyye ve Akâid-i Tûsî adlı eserleri Şeyh Abdürrahmân
el-Meczûlî'den okudu. Yine bu hocasından Sahîh-i Buhârî'yi, Câmi-ut-Tirmizî'yi okuyup fıkıh
ilmini öğrendi. Ayrıca zamânının meşhûr âlimlerinden pekçok zâtın sohbetinde bulundu.
İlim öğrenmek için çok seyahat yaptı. Mısır'a gidip, Kâhire'de bir müddet ikâmet etti. Hacca
gidip, bir süre de Medîne'de mücâvir olarak kaldı. Defâlarca hacca gitti. Çok kerâmeti
görülen evliyâ ve âlim bir zât idi. Çok sayıda talebe yetiştirdi.
Buyurdu ki: "Hakka kavuşmak için, yeryüzünün doğusunu ve batısını gezip dolaştım. Allahü
teâlânın rızâsına ermek için, nefsin terbiyesinde bilinen her sebebe yapıştım. Mümkün olan
her yola başvurdum. Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için her neye sarıldıysam, beni Allahü
teâlâdan uzaklaştırdı. Nihâyet her hususta Allahü teâlâya sığındım. Sonunda gördüm ki;
sebeplere güvenmemek, mutlak olarak Allahü teâlâya teslim olmak lâzımdır."
Tasavvuf sarhoşluğu ile söylenen sözler hakkında bir soru sorulduğunda buyurdu ki: "Vecd
ve hâl sâhipleri kendilerinden geçip şuurlarını kaybederlerse, sözlerinde ve işlerinde mazur
olurlar. Fakat bu tasavvuf sarhoşluğu kendiliğinden olmayıp, akılları başlarında ise şuurları
yerinde ise, mazur olmazlar ve günaha girerler. Şuursuz oldukları zaman, ibâdetleri
kaçırmaları günah olmaz ise de, akılları başlarına gelince, kaçırdıkları ibâdetleri hemen kazâ
etmeleri lâzımdır. Çünkü bu şuursuzluğa, akıllarının başlarından gitmesine kendileri sebeb
olmuştur. Böyle tasavvuf sarhoşlarının, dîne uymayan sözlerine ve işlerine başkalarının
uymaları câiz değildir. Kendileri günaha girmezlerse de bunlara uyanlar günaha girerler."
Bir sohbeti esnâsında ilimler hakkında şöyle buyurdu: "Akâid ilmi ile îmân bilgileri, fıkıh
ilmi ile dînin emir ve yasakları öğrenilir. Tasavvuf ilmi ile ise, kalbi kötü düşüncelerden
temizleyerek ihsan mertebesine kavuşulur. İhsân, Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet etmektir.
Îmân bilgileri öğrenildikten sonra, önce fıkıh bilgileri öğrenilir. Bununla iktifâ edip, mânevî
hâllerden ve ilimlerden mahrum kalınmaz. Bunun için kalbi kötü düşüncelerden kurtaracak
ve temizleyecek tasavvuf bilgileri öğrenilir. Fıkıh ile tasavvufun her ikisinden de pay
almalıdır. İmâm-ı Mâlik "Fıkıh öğrenmeyip, tasavvuf ile uğraşan dinden çıkar. Zındık olur.
Fıkıh öğrenip, tasavvuftan haberi olmayan bid'at sâhibi yâni sapık olur. Her ikisini edinen
hakîkate varır." buyurdu.
Ahmed-i Zerrûk buyurdu ki:
"Nefsin hastalıklarını tedâvî eden şeylerin aslı beştir: 1) Az yemek, mîdeyi fazla
doldurmamak, 2) Başa gelen işlerden Allahü teâlâya sığınmak, 3) Fitne yerlerinden kaçmak,
4) Devâmlı istiğfâr ve Resûlullah efendimize salat ve selâm okumak, 5) Allahü teâlânın
emirlerini yerine getirmeye, rızâsını kazanmaya çağıran kimse ile berâber olmak."
Zamânımızdaki insanlar şu beş şeye tutulmuşlardır: 1) Cehâleti, ilme tercih etmek, 2) İşlerde
kızmak, 3) Mânevî perdelerin hemen açılmasını istemek, 4) Bid'ati (dinde sonradan ortaya
çıkan şeyleri), sünnet-i seniyyeye tercih etmek, 5) Nefsin arzu ve isteklerine göre hareket
etmek.
Pekçok eser yazmış olup, bir kısmı şunlardır: 1) Kavâid-üt-Tasavvuf, 2) İ'tinâ-ül-Fevâid,
3) Şerhu Muhtasar-ı Halîl; Mâlikî mezhebi fıkıh bilgilerine dâirdir. 4) Te'sîs-ül-Kavâid:
Tasavvuf ile ilgilidir. 5) Şerhu Hızb-ül-Bahr-ul-Kebîr; Ebü'l-Hasan Şâzilî'nin
Hızb-ül-Bahr adlı eserinin şerhidir. 6) Şerh-ul-Hakâik ved-Dekâik, 7- Şerhu
Esmâ-ül-Hüsnâ, 8) Şerhu Merâsıd; tasavvufla ilgilidir. 9) En Nasîhat-ül-Kâfiye,10)
İânet-ül-Müteveccihil-miskîn alâ Tarîk-il-Feth vet-Temkîn, 11- El-Kavâid fit-Tasavvuf,
12) Mush-ul-Enfâ', 13) El-Cennetü lil-Mu'tasım, 14) Uddet-ül-Mürîd-üs-Sâdık. Ayrıca
hadîs ilmine dâir bir eseri, şiirleri de vardır.
Ahmed-i Zerrûk; "Yolumuzun esâsı nedir?" diye soran birisine şöyle cevap verdi:
"Yolumuzun esâsı beştir. 1) Gizlide ve açıkta Allahü teâlâdan korkmak, haramlardan, yasak
ettiklerinden sakınmak. 2) Söz ve hareketlerde Sünnet-i seniyyeye uymak, 3) İnsanlardan
birşey beklememek, 4) Fakirlikte ve zenginlikte Allahü teâlânın takdirinden râzı ve hoşnud
olmak, 5) Genişlikte ve darlıkta Allahü teâlâya yönelmek.
Takvâ: Allahü teâlâya yönelmek ve doğruluk ile; Sünnet-i seniyyeye uymak, kendini
muhâfaza etmek ve güzel ahlâk ile; insanlardan bir şey beklememek, sabır, tevekkül ile;
Allahü teâlâdan gelene rızâ göstermek, kanâat ve tefviz (helâl şeyleri elde etmekte sebeplere
yapışıp, bunlara kavuşmayı Allahü teâlâdan beklemek) ile; Allahü teâlâya dönmek, genişlikte
O'na hamd ve şükür etmek, darlıkta O'na sığınmak ile olur. Bunlara erişebilmek için de; 1.
Yüksek gayret sâhibi olmak, 2. Allahü teâlânın emirlerini yerine getirip, yasaklarından
sakınmak, kulluk vazîfelerini iyi yapmak lâzımdır.
1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.1, s.155
2) Neyl-ül-İbtihâc (Ed-Dîbâc-ül-Müzehheb Kenarında); s.84
3) El-Bustân fî Zikri Evliyâi ve Ulemâi Tilmsân; s.45
4) Ed-Dav-ül-Lâmi; c.1, s.222
5) El-A'lâm; c.1, s.9
6) Merec-ül-Bahreyn; s.64
7) Şezerât-üz-Zeheb; c.7, s.363
8) Mu'cem-ül-Matbuat; s.965
9) Brockelman; Gall: 2, s.253, Supp: 2, s.360
10) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s.428, 596, 1146
11) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.170

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder