Bağış Yap

Amount :
Other : USD

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Silsile-i aliyye - 28- Seyyid Abdüllah Dehlevi


28- Seyyid Abdüllah Dehlevi
Seyyid Abdullah Dehlevî hazretleri, Hindistan’da yeti en, silsile-i aliyye denilen alim ve
velilerdendir. 1745 de Hindistan'ın Pencab ehrinde do du. 1824 te Delhi'de vefât etti. Kabri
âhcihân câmii yakınındaki dergâhındadır.
Babası, Abdullatif efendi âlim, sâlih ve zâhid bir zat idi. Bir gün rüyâsında Hz. Ali
ona:"Allahü teâlâ sana bir o ul ihsân edecek, o büyük bir zât olacak. Ona bizim ismimizi
koyarsın." dedi
Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri de annesine rüyâsında; "Yakında dünyâya bir
o lun gelecek. Ona bizim ismimizi koyarsın." buyurdu. Resûlullah efendimiz de evliyâdan
bir zât olan amcasına rüyâsında, do acak çocu a Abdullah isminin verilmesini emretti.
Çocuk do du unda, ismini babası, Ali, annesi Abdülkâdir, amcası Abdullah koydu.
Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, altı ya ına gelince, Hz. Ali'ye kar ı sevgi ve edebinden
kendisine Ali denmesini istemeyip Ali'nin hizmetçisi mânâsına gelen Gulam Ali dedi ve bu
isimle tanındı.
Allah vergisi çok üstün bir zekâya sâhipti. Kur'an-ı kerimi kısa zamanda ezberledi. Dînî
ilimleri ve zamanının fen ilimlerini ö rendi.
Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin huzuruna varıp, kendisini talebeli e kabûl
buyurmasını istedi. O da: "Sen ho landı ın bir yere git. Bizim yolumuz, tuzsuz ta ı
yalamak gibidir." buyurdu. "Ben her eye razıyım efendim." dedi. "Mübârek olsun."
buyurup talebeli e kabûl edildi. Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, 15 yıl sohbetiyle ereflendi.
Evliyâlıkta yüksek derecelere kavu unca, mutlak icâzet alıp, halifesi oldu.
Talebelerinden Meyân Ahmed Yâr anlatır: Bir gün hocamla, kızı vefât etmi olan ya lı
bir teyzenin evine tâziyeye gittik. Hocam ona, "Allahü teâlâ, in allah sana daha iyi bir evlat
verir." dedi. Kadın; "Ben ihtiyârım, bizim çocu umuz olmaz." dedi. Hocam; "Allah her eye
kâdirdir." buyurdu. Sonra evden çıkıp mescide geldik. Hocam abdest alıp iki rekat namaz
kıldı. O kadına çocuk vermesi için duâ etti. "Allahü teâlâya, o kadına bir çocuk vermesi için
arz-ı hâcette bulundum. Duâmın kabûl oldu una dâir alâmetleri gördüm. n aallah çocu u
olacaktır." buyurdu. Daha sonra, o kadının bir çocu u oldu.
Abdullah-ı Dehlevî hazretleri buyurdu ki: Talebe, sâdık olan tâlip demektir. Allahü
teâlânın sevgisi ile ve O'nun sevgisine kavu mak arzusu ile yanmaktadır. Bilmedi i,
anlayamadı ı bir a k ile a kın hâldedir. Uykusu kaçar, göz ya ları dinmez. ledi i
günahlarından utanarak ba ını kaldıramaz. Her i inde Allah'tan korkar, titrer, Allahü
teâlânın sevgisine kavu turacak i leri yapmak için çırpınır. Her i inde sabreder. Her
geçimsizlikte, sıkıntıda kusuru kendisinde görür. Her nefeste Allah'ını dü ünür. Gaflet
ile ya amaz. Kimseyle münaka a etmez. Bir kalbi incitmekten korkar. Kalbleri Allahü
teâlânın evi bilir. Eshâb-ı kirâm hakkında hayır konu ur ve isimleri anıldı ında
"radıyallahü.anhüm" der. Hepsinin iyi oldu unu söyler. Peygamber efendimiz Eshâb-ı
kirâm arasında olan eyleri konu mamayı emir buyurdu. Sâlih müslüman, bunları
konu maz, yazmaz ve okumaz. Böylece, o büyüklere kar ı bir edepsizlikte
bulunmaktan kendini korur. O büyükleri sevmek, Allah'ın Resûlünü sevmenin
alâmetidir. Kendi bilgisi, kendi görü ü ile evliyâ-yı kirâmı, birbirinden a a ı ve yukarı
diye ayırmaz. Birinin, daha yüksek, daha üstün oldu u ancak âyet-i kerime, hadis-i
erif ve Sahabe-i kiramın sözbirli i ile anla ılır. Muhabbet sarho lu u ile ba ka türlü
söyleyenler mâzûrdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder